deep bana dedi ki, hadi diğer mimi de doldur
ceketimi ilikledim, geçtim diğerine
mimin başlığı "kötü hissetme mimi"
ilk görüşte sandım ki kötü hissetme yavrum
bunlar da geçer falan diye nasihat verecek
sonra baktım ne alaka nan dedim
diyor ki
(enfes türkçe konuşurum, hep diyor, geliyormuş falan derim)
kendini kötü hissettiğinde ne yaparsın?
şimdi bu durum, kötü hissettiren durumlara göre değişkenlik gösterir
saçımı mı değiştirsem diye düşünürüm hemen
benim etrafımda beni kırdıklarında "ama sen böyle yaptın"
diyip hata yaptıklarını söyleyemeyeceğim çok insan var maalesef.
kaldıramazlar.
kendi yaptıklarının en doğru, en haklı olduğuna çok inanıyolar çünkü.
böyle bi sebepten kötü hissettiysem
sadece zırlarım.
(çok da güzel ağlarım bak, arkadaşlarım bi ağlasana izleyelim falan der)
ağlarken uyuyakalacak,
ertesi gün çizgi gibi gözlerle uyanacak kadar
(ki benim gözlerimin çizgi halini alabilmesi,
piramitlerin oval hale gelmesi gibi bi olasılığa sahiptir)
çözemediğim ve başkasıyla paylaşmamayı tercih ettiğim
bi durumdan dolayı kötü hissediyosam
başka şeylere kanalize olmaya çalışırım
dolap düzenlerim, kitaplarımın bi kısmını döküp
(şükürler olsun ki hepsini dökemeyeceğim kadar çoklar)
saçma sapan sıralamalarla tekrar dizerim
kapak rengi, yayınevi, sayfa sayısı falan gibi
bi de benim öylesine kötü hissetmelerim vardır
ortada hiç sebep yokken bi ağlama gelir
öfleye pöfleye dolaşırım evin içinde
kahve içerim bol bol..
bunun dışında bana kendimi kötü hissettiren ne olursa olsun
kesinlikle ve kesinlikle mutfağa girip çalışırım
bi turta olsun, daha önce denemediğim bi yemek olsun
beni mutlu edecek bir numaralı uğraşlar
olm ben ev kadını olmak için mi doğmuşum yoksa nan o.O
PS: önceki mimdekilere gelsin(:
Görselleri de nasıl tutturdun be arkadaş, bu da ayrı bir yetenek. (durduramıyoruz efendim)
YanıtlaSilmim yazmaya beş dakka, görsel bulmaya 23 saat ayırıyorum:D (bkz: aramaya inanmak)
SilBen zırlayan kadın severim, hemde öle bi severim ki :)) (böle bir şiir vardı galiba)
YanıtlaSilHarbi bende pek güzel ağlarım am ben ağlarım zırlamam böle sessiz sessiz akar gözyaşlarım hemde durduk yere gerekli-gereksiz ağlarım kşmseninde haberi olmaz :))
Haricinde bende mutfalta zaman geçiririm(obez oldum valla) hele temizlik offf antideprasan gibi :) kısaca bendende iyi ev kızı olur ehehhe:)
yoksa biz?! o.O
Sil"ki benim gözlerimin çizgi halini alabilmesi,
YanıtlaSilpiramitlerin oval hale gelmesi gibi bi olasılığa sahiptir" ahahahaa, buraya kadar ciddiyetle okumaya özen göstermiştim. AMA YOK. I IHH. İMPASIBIL.
"dolap düzenlerim, kitaplarımın bi kısmını döküp" Bu kısımda bir donakaldım. OMFG! NASSI YA? Blogger hatunlarını okudukça kendimi çok dağınık hissetmeye başladım. AMA BEN SEVERİM DAĞINIKLIĞIMI. ahahahaa.
"olm ben ev kadını olmak için mi doğmuşum yoksa nan" okurken aynı şeyleri düşünmedim değil. ahahaha.
Şimdi ben bu mimi buraya cevaplasam, cevabı da deeptone'un mim yazısının altına yazdığımı buraya kopyalayarak versem? Çok mu kolaya kaçmış olurum? AMA OLUR YAĞ. OLUR OLUR. BAL GİBİ OLUR. Bütün ballar sana gelsin. ehehe.
"Gözlerimi kapatıp rüzgarın esintisine bırakırım kendimi.
Müzik dinlerim, parliament'e ya da camel'a da sarılabilirim.
Uyuma fikri evet hoş.
Bırakırım ayaklarım beni nereye götürürse; ama sonra yorulup geri dönerim.
Bir şeyler yazarım.
Film de izleyebilirim.
Ama ben bunları sırf hüzünlüyken yapmam ki. Hüzünlüyken yapacak özel bir şeylerim de yoktur. Pek de aslında üzerinde durmadım bu konunun. O yüzden, aydonnoğ desem daha doğru olur. ahahahaa. O an içimden ne geldiğine göre değişir durumun vaziyeti. Yani, belli bir şeyim yoktur. ehehe."
Teşekkürler mim için.
bak şimdi, olmadığım biri gibi gözükmem istemem. aslında pisliğin tekiyimdir(: ayakkabı dolabımı düzenlerken aman da topuklular bi rafta olsun siyahlar bi rafta oxfordlar bi rafta derken, iki hafta sonra bi bakarım on çift ayakkabı sıkış tepiş bi yere toplanmış(:
Silsonra moralim bozukken kitaplarımı düzenlerim, bi gece bi uyanırım lan şöyle bi cümle vardı hangi kitaptaydı diye; sabaha kadar onu düşünürüm. olası kitapları çıkarıcam derken hadi yine bozuldu tüm raflar..
çünkü benim odamı yapan çok sayın abi kitaplığı kafasına göre tasarladığından, bu kadar geniş kitaplığı kim napıcak demiş enine değil dikine yapmış kitaplığı; arka arkaya üç sıra kitap diziyorum te allam. babamın arkadaşı diye bişey de diyemedik.. bi de yatağımın merdivenlerini kendi bacağına göre ayarlamış tavandaki yatağa üç basamakla çıkılıyo. hayır 1.90 falan da değilim ki standart yurdum boyuyum..
bu fırsattan istifade şikayetlerimi de belirttikten sonra sen kendini rahat hisset diye şunları ekliyorum; masamın üstünü misafir geliceği zaman hariç toplu-temiz-boş görmek mümkünatsız. ama dur nan bi dakka, sen zaten rahatmışsın öyle o.O
parlemente saldırma kuzum ya..yani ben de sadece hüzünlüyken uyumuyorum mesela, sadece hüzünlüyken dolap temizlemiyorum. öyle olsa da odamı b.k götürmez gerçi..
teşekkürler doldurduğun için(: kedi aydonnoğunu senin(:
mektubuma bu satırlarla son verirken..
SilBunları moralim düzelsin diye sallıyorsun.... - ahahahaaa, şaka yapıyorum tabi. -
YanıtlaSil"lan şöyle bi cümle vardı hangi kitaptaydı diye" bunu ben de yapıyorum; ama gecenin bir yarısı kalkıp falan değil. ahahahaa.
Geçen yılın YGS'sinde Elif Şafak'ın Firarperest'inden bir paragraf çıkmıştı. Şöyle bakınırken gördüm, "Nerden bu yağ?" falan derken bulmuştum... - bu da öyle bir anı -
ahahahaaa, bence sen ebatlarına takılma diye sana kıyak geçmiş....
Össe zamanı masamın üstü zaten savaş alanıydı, annem "Bir insan burada nasıl çalışır?" falan diyordu. E aslında, pek de çalışıldığı söylenemez. ehehe. Neyse, demek istediğim rahatımdır evet; ama bazen annem zorla misafir gelecek diye toplattırır. Annemle o kadar zıtız ki, ben ne kadar dağınıksam o da o kadar titizlik manyaaağ. ehehe.
ahahahahaa, mektubuna son veriş tarzını sevsinler.
O zaman, sevgiler......
annelerle kızlarının makus talihi o; hepimizde aynı şey var(:
Silbenim ebatlarımla problemim yok yahu; sadece konın obrayn gibi değilim yani, o yatağa her gün tırmanmaya çalışmak.. -o zaman bu da böyle bi anı-
o zaman, üperim hatun!