12.8.12

Biricitin mimi - Gözlerinizi kapatın ve 15 yıl sonrasını düşünün , kendinizi hayal edin, nerede olurdunuz, nasıl olurdunuz, neler yapardınız?

(Mim doldurulduktan sonra eklenen bi not:
Bİricit, mimini bu hale getirdiğim için çok üzgünüm..
özür dilerim..)

 
blog dünyasının belki en sempatik yazarlarından biri olan
biricit, beni mimlemiş
sağolsun hiç ayırmaz diğerlerinden(:
(hayalimdeki abla biricit olabilir mi o.O)

demiş ki;
15 yıl sonrayı hayal ettiğinde, napıyon hacı?
kendisi de mimi cevaplarken
biricit'in 15 yıl sonrasını anlatırken
şu şukela fotoyu kullanmış:
eğlenceli hatun diye boşuna demiyoruz(:

unutmadan mimleyeyim,
cessie
değmesin yağlı boya
nesrin
kuulumsu
aylak
SED
depresif polyanna
fateme
venüs
mazbut dişi
parfümümün kokusu
reyhan
unuttuğum varsa doldurmak isteyen,
ekleyeyim(:



şimdi geçeyim kendi cevabıma;
önce bi sorum var;
hayal edip olmak istediğim durumu mu yazıyorum
yoksa hayal edip gerçekçi biçimde
nerede olabileceğimi mi?

şu an cevap alamayacağıma göre
birincisiyle başlayayım(:

15 yıl sonra, akademik hayattan elimi eteğimi çekmiş,
ya da belki doktoramı tamamlamış olarak
kendi mikrobiyoloji laboratuvarımda olmak istiyorum ben.

olmazsa kendi pastanemde.
terapi gibi işler..
dolayısıyla çok mutlu, çok huzurlu olurdum.
çünkü ben hayatta yapmak istediklerini
muhtemelen yapamayacak insanlardanım.

taviz üstüne taviz verecek
ama bunun sonucunda karşı tarafın
hep daha fazlasını isteyeceği,
mutlu etmek için zerre kadar çaba göstermeyeceği insanlardan.

hani oovv neler yapabilirmiş de kendini harcamış dediklerimiz var ya;
ben tam olarak o olacağım. 

sanırım bunalıma giriyorum.
bu mimi doldurmaya devam etmek istemedim hiç..

bi kere neden ben 15 yıl sonramı düşünüyorum sadece?
sadece derken,
yani benim ne istediğimi soran biri neden yok?
(bkz: cevabı asla alınamayacak sorular)

peki benim ne istediğimi umursayan biri yoksa
ben neden kendi istediklerimi yapamıyorum?
bu bağlayıcı kuvvetin kaynağı ne?!

biliyo musun okuyucu,
 güzin abla yaşasaydı
ve ben ona kafamdaki soruları sorsaydım
kesinlikle ölmüş olmak isterdi..

bi insanı kenara kendi kendine yaşaması için bırakmak yetmiyo işte. 

çok mutsuz oldum.
işin gerçekçi kısmıyla devam edip
bi an önce bu mimi bitirmek istiyorum.
kafamızdan aslında öyle bi sorunun olduğunu atarsak
o sorun yok oluyomuş biliyo musun?
deneyip gerçekten buna inananları tanıyorum..


ülkemizin aile yapısını göz önünde bulundurursak
muhtemelen evli olurum
 ama çocuklu olmak istemiyorum.

bütün gün evinde kös kös oturan
poposunu büyüten
birinci derdi misafir geldiğinde ne giysem,
ikinci derdi akşama ne pişirsem olan,
depresyon hırkası içindeki o ablalardan olmak istemiyorum.

eğer çocuğum olursa,
hayatımın şimdiye kadarki ilk 23 yılını 
ne kadar mutlulukla anlatacaksam
sonraki 15i de ona o kadar 
mutlulukla anlatmak istiyorum ben sadece.

hiç bir zaman maddi istekleri olan insanlardan olmadım.
maddi açıdan hiç bişeyim eksik değildi çünkü

ama ben,
dünyada maddi hiç bi beklentin olmasa da
manevi problemlerin beynine hükmedeceğini,
gelecek kaygısının maddiyatla ilgili olmadığını,
yaşıtlarımın tek derdinin tırnağındaki ojenin bozulması olduğu zamanlardan beri farkındayım.

evim olsun eşyalarım şöyle olsun istemiyorum.
zaten türk kızının kısıtlı örneklerindenim,
bu yaşıma geldim tek parça çeyizim yok.
nesneci olmamaya çalışıyorum,
tarzım da değil.

eğer kendi arabam olsaydı çok mutlu olurdum sadece..
ne kadar juke'a aşık olsam da,
bana ait olması; herhangi bi eski arabayı çok sevmem için yeterli bi sebep olurdu.

ama sadece ruhsatında adımın yazması yeterli değil,

önemli olan karışan görüşen olmadan kullanabilecek olmam.

sorun ne biliyo musun okuyucu?
bu yaşıma kadar hiç yanlış yapmamaya gayret ettim
insan ilişkilerimde, öğrenim hayatımda,
işin ahlaki ve imanıma dayalı kısmında..
etrafıma ne zaman bakarsam bakayım,
hiç benim kadar dikkat edenini görmedim.
herşeyin en doğrusunu anlatanlar bile öyle hatalar yaptılar ki..

ama kendimi bi dayatma altında hissetmekten
bu baskının nedenini ve kaynağını bilememekten
çok sıkıldım.
eğer biri doğru bi insan olmaya çalışıyorsa,
desteklenir, güvenilir, tamam sen nasıl mutlu olacaksan denir..

bu çabanın bi ödülü olmalı.
ama..

yok.
devam etmek istemiyorum ben.
çünkü o kadar doluyum,
kendimi de şu an o kadar yorgun hissediyorum ki..
zaten mim mimliğinden çıktı.

adet yerini bulsun diye sil baştan cevaplayayım,
mimi önemsemeyip tek cümleyle cevap veren
bazı yazarlar gibi görünmek istemiyorum,
gerçekten düşündüklerim
sabahın bu saatinde beynime hücum etmesi gereken şeyler değil,
valla ondan.

gözümü kapatıp 15 yıl sonramı hayal ettiğimde,
kendimi "neden?" diye sorarken buluyorum.
neden bu kadar yıprandın?
neden bu kadar taviz verdin?
çürük mercimek miydin, neden mutsuz olacağını bile bile
kendine yeni bi yol üretmedin?

neden seni mutlu etmek isteyip
senin mutluluğun için yeni yollar açacak biri yok yanında?
keşke daha çok yanlış yapsaydın,
o zaman doğrusunu yaptığında kıymetli olurdun.

keşke daha çok umursamasaydın,
o zaman düşündüğünde
arada bir çok zeki sanılan insanlardan olurdun.

eğer değer vermeseydin,
sormasaydın,
sorumsuz olsaydın,
herhangi bi konuda herhangi bi sorun
yokmuş gibi davranabilseydin,
yardımcı olmaya çalışmasaydı;
o zaman fikri kıymetli olurdun.
insanlar sadece çok gerektiğinde fikir ürettiğini düşünür,
zorda kaldıklarında sana daha çok değer verirlerdi.

bazı insanların fıtratında ortalık malı olmak vardır.
ve bile bile lades demek.








13 yorum:

  1. Adsız14:59

    Yazida aksiyon,poztiflik bide hos bi resm vaar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bugün depresif olmicam diyosun(:

      Sil
  2. Ov, semmma hatun sen baya bir dolmuşsun yahu.
    Ama eğer bunları fark edebilmişsen, 15 yıl sonranı kurtarmak için çok geç değil bence. Hala filinta gibi gençsin sonuçta.
    Ayrıca, hata yapmamak için bu kadar çaba, kusursuz olmak için bu kadar inat bence omuzlarındaki o ağır yük.
    Kusursuz olmak eğlenceli değil zaten bir kere. ehehe.
    Güzel 23 yılını eğlenceli bir 15 yılla kombinlersin umarım.
    O arabaya da kavuşursun umarım.
    Pastane fikri de hoş, hem senin hamaratlığına da gidiyor. ehehe. Hiç belli olmaz, bir gün elini masaya vurup da "BENİM İSTEDİĞİM OLACAK LAN!" diyebilirsin.
    Mim için teşekkürler, çok içli doldurmuşsun, umarım üzerine çullanan bu buhranlı halden yakın bir sürede kurtulursun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. uu hala filinta gibi genç olma fikri çok gaz verdi bak(:

      başucu notu yaptım bu yorumunu ben. sahiden. bigün elimi masaya değil birinin suratına çok kötü vurucam. umarım geç olmaz.

      Sil
  3. Offf be sema napıcaz biz böle; ruh ve hayat ikizim gibisin.Sanırım mim'e "copy-paste" yapıcam :))
    Bence tek kurtuluşumuz "sorumsuz" bir birey olmak,birde gel beraber pastahane açalım,nasılsa sende bende aynı sonları yaşıcaz.ÇÜNKÜ; sırtımızı dönemeyeceğimiz ve asla elimizi masaya vurup "HAYIR" diyemeyeceğimiz kişilerin; "ANNE ve BABA" mız olduğunu biliyorum.Keza bu dünya da onlardan başka önemsediğimiz başka hiçbirşey olmadığını biliyorum,yanılıyor muyum? acaba...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benim durumum biraz farklı, ne istersem isteyeyim arkamda hatta ne olursa olsun yanımda duracağına inandığım bi anne babam var. sanırım yaşlarının küçük olması da etken, benim gibi düşünebiliyolar..

      benimki başkasını önemseme problemi değil de içinde bulunduğum belirsizlik. fena halde canımı sıkıyo. hulusi kentmen kıvamındaki, her derdime koşabilecek dedemin bile sadece "bas tokadı" diyebileceği durumayım, seçeneklerim çok kısıtlı..

      eğer pastane açabilirsek, çok ciddiyim sermayeyi verip arka tarafta ölümüne çalışmaya razıyım. tek şartım beni insan içine çıkarma. tüm ömrümü butik pastalar, şeker hamurlu kurabiyeler, royal icingler, börekler poğaçalar yaparak geçirebilirim.. maaş da istemem, miniminnacık bi kar payı yeter, kendi isteklerimi karşılayayım yetsin bana. off.. hayali bile ne kadar mutlu etti..

      Sil
  4. Benimde destekten yana bi sorunum yok ama,düşünce olarak var oda yaş farkından ötürü malesef,gerçi dışarıdan bakılınca yada çevremce şanslı görülüyorum hep çünkü evi ben yönetiyorum resmen onlar çocuk oluyor ben anne-baba :)) birazda rahatlık batıyor sanırım :)
    Pastahaneye gelince,cidden benimde öle hayalim var ama tabi yatırıma ihtiyacım var önce üniyi bitirmem falan lazım :) şöle 35 li yaşlarda da açmayı düşünüyorum Allah'ın izniyle,bakarsın kader bize güler he :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kuşak farkı çoğu insan için problem. hatta günümüzde hala bir çok yerde evliliklerde problemken, bu haline şükret bence.

      benim 35ime 12 sene kalmış eğer yaşarsam; bakalım ne kadar şanslıyım..

      Sil
  5. Başlığı okuyunca tüylerim diken diken oldu postu sonra okuyacağım kuzu .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. neden öyle oldun:(

      Sil
    2. Ürktüm sanırım hakkımda iyi şeyler düşünmüyorum..yarın cevaplarım inşallah yemem diyorum ama yediricem kendiime napim ha napim..biricit hep böle işler acıyo başıma ramazan ramazan insaf yaw :p

      Sil
  6. Seni de pek bi karamsar buldum..birlikte bir pastane açalım beyaz sandalyeli begonvilli falan dantelden peçetelere gerek yok çeyizimdekileri kullanırız :( mahallenin en sert kadını ilan etti beni oğlum sanırım ilk fırsatta terk edileceğim..tarafından evet tarafından. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benim bir oğlum bile yok, anlıyor musun? hadi gülümse..

      pastane açmaya varım. ciddi ciddi bak. allah ne verdiyse de bize sultan tacı pastası yapar(: oh köşeyi döndük. yalnız benim hiç çeyizim yok; dolayısıyla senin çeyizindekileri kullanmaya da içim elvermez. dantel yoksa kağıt kullansınlar! kağıt mendil neyine yetmiyo müşterinin. allahalla sanki biz pastaneye gidince dantel peçete istiyoruz. bak sinir oldum şimdi müşteriye.

      deli miyim neysem..

      Sil

 
;