27.8.12

öyle şeyler öğrendim ki, saçıma ak düşse yadırgamam..

gecenin beşi
galiba nefes almayı unuttugum
napicam lan ben diye
kara kara düşündüğüm,
ders aldigim, nasihat dinledigim
saatler suren bi konusmanin ardindan
evdeyim.

aslında bugün icin cok eglenceli resimlerim vardi
cekerken sahiden eglendigim,
aksama bloga koyayım da okuyucu gülsün eğlensin dediğim.

ama ben bugun çok şey öğrendim.
sanıyorum yuzlerce sayfa yazsam 
aktaramam ne demek istediğimi..

resimsiz bi yazi,
hislerimin gorseli yok zira.

ben bugün,
hayatın fedakarlıktan ibaret olduğunu öğrendim.
eger birini mutlu etmek icin fedakarlik yaptiysan
ve karsiliginda mutlu edilmediysen
kendi kendini terapi etmeliymissin.
ben bunu allah rizasi icin yaptim diyip
kendini mutlu etmenin bi yolunu bulmaliymissin.
kendimizi bile kandiriyosak
niye yasiyoruz?

sonra anne sozu dinlemek gerektiğini öğrendim.
annen otuz bin kere tekrar ettiyse
bak kizim bu insan senden hoslanmiyo
sen ona en yakinin gibi davraniyosun ama
yapma bu enayiligi dediyse,
bi yabancinin gelip
kizim senin icin cok üzülüyorum yazik
bu kadar ici disi bir olma demesini bekleyecek kadar gerizekali olmaman gerekiyomus.
kendimiz olamayacaksak
niye yasiyoruz?

bi insani ilk goruste sevmezsen
sonra ne olursa olsun yaklasmaman gerektiğini öğrendim.
ve eger biri biseyi istiyosa,
birak o yaklaşsin demeyi.
insanlarda samimiyet denen seyin zerresi yokken
tüm samimiyetini ortaya sermenin
hic gereği yokmus.
hislerimizi dizginliyosak
niye yasiyoruz?

umut etmemeyi öğrendim.
en acisi da bu oldu...
ben kötülük yapmazsam
kimse de bana kotu davranmaz diye düşünmemeliymişim.
insanlarin aklinda fesatlik varsa
senin yerine baskalarini
kendi statülerini yükseltmek
ya da sırf kendilerini mutlu etmek icin düşünüyolarsa
ben kendimi sevdiririm demek bi ise yaramazmis.
neyse oymus,
umut etmek aptallıkmıs.
sevdigimiz kadar sevilmeyeceksek
niye yasiyoruz?

ben mutlu olmak icin yapiyorum
ya da o mutlu olsun diye yapmicam demek yerine
yalnız allah rızası gözeterek,
yalnız kulluk gorevini layıkıyla yerine getirmek icin
biseyleri tercih etmek gerektigini öğrendim.
kisiliginden ödün vermeden.
yaptigimiz kulluk bizi mutlu etmiyosa
niye yasiyoruz?

ben bugün,
aslinda bildigim seyleri
beni hic tanimayan birinin agzindan duyunca
aglamamak icin kendimi tutarak
konuşmayi öğrendim.
hani boyle umuyosun. inaniyosun.
aman canim hersey cok guzel olur diyosun
sonra tecrubeli, birikimli,
en onemlisi de ilim sahibi biri cikip
gerizekali misin kizim sen diyo ya;
iste o an gozyaslariyla akciger hacmi arasindaki ters orantiyi öğrendim.
zirlarken nefes alamayacagimi,
nefes alamazsam konusamayacagimi,
konusamazsam..
hislerimizin bi tercumani yoksa
niye yasiyoruz?

bi de bi cumleye takili kaldiysan eger
on kafadan saatlerce bir suru ses ciksa da
hicbirini umursayamadigini öğrendim.
sindiremedigin, beyninde dakikalarca dönen o cumleyi
kafandan atmadigin surece ne sen varsin,
ne etrafındakiler..
hazimsizlik yapacak insanlarin arasındaysak
niye yasiyoruz?

yasimdan, boyumdan, tecrubemden,
tanidigim bildigim herseyden buyuk
kocaman, koskocaman secimler yapmam gerektigini öğrendim.
nefsimi azdirmadan,
kendimi dizginleyerek.
dogruyla ideallerim arasindaki ince cizgiyi cekerek.
ideallerimiz dogru degilse
niye yasiyoruz?

ben bugun politik olmayi öğrendim.
bazen samimiyet yerine yalnizca havadan sudan konusmak gerektigini.
sirf soylediklerin kullanilmasin diye.
canin yanmasin, suistimal edilmesin diye.
susarak konuş,
susarak anlaş,
susarak sevdir kendini.
entrika yapacaksak niye yasiyoruz?

erken büyümemek gerektiğini öğrendim.
cabuk olgunlasip citayi yuksek tutarsan
beklentiyi karsilamak konusunda sikinti yasiyomussun..
kimsenin sorununu cozmek zorunda degilmissin,
ekmege surup yenecek kadar akli olmayan
elli altmis yasindaki insanlarin gonlunu hos tutmak zorunda degilmisssin.
bizden iki kat fazla hayat tecrubesine sahip insalardan bile
daha olgunsa niye yasiyoruz?

gemileri yakmamam gerektigini öğrendim.
etrafimdaki herkes bambaska uclarda yasasa bile
hepsi icin
orta yol olmam gerektigini.
bazi sorunlari astiysam, bazilarina gogus germem gerektigini.
cenemi tutmam gerektigini.
yalandan gulumsemeyi öğrendim
ki sanirim gunumuzde isime en yarayacak olani bu..

insan olmayana insan gibi davranmamak gerektigini öğrendim.
kimse kimseyi cekmek zorunda degilmis,
muge anli "simdi kimse kusura bakmasin"derken cok hakliymis..
bazi seyler icin iyi olmak yetmiyormus..
bi insanin suratina
sabrediceksin,yolu yok diye diye
bakmak zorunda kaliyosak
niye yasiyoruz?

peki yazdiklarim birilerinin kafasini kurcalar mi
beni sorgularlar mi
insanlar neden demekten ne zaman vazgecer diye dusunerek
nasil yasiyoruz?

neyin cabasi bu allahasen?
etrafimizda ot gibi yasarsak mutlu olacak
yuzlerce insan varken..

neyse, ben bugun
nefsimi terbiye etmeyi biraz daha öğrendim.
güvenmeyi,güvenmemeyi.
ben bugun hem güvenmeyi
hem güvenmemeyi ogrendim ulan daha ne olsun.

öyle agir ruh halleri
öyle karisik dusunceler
öyle kusmuk gibi hisler icindeyim ki
hayatimin geri kalani nasil gecer bilmiyorum..

ek olarak ismimi degistirmem gerektigini,
dilimi kesinlikle tutmam gerektigini öğrendim.
karsima gecip dedi ki cok deger verdigim biri
"yavrum sen gel bana konus
keske herkes senin kadar seffaf,
net, senin kadar durust olsa.
ama sen bana konus.
kaldiramazlar.."
ben bugun sirf birilerinin fitneligine alet olmasin diye
dilimi tutmam gerektigini ogrendim.
durust bile olamayacaksak..

yani özetle;
ümit etmiceksin,
gözü kapali yollara gireceksin
yaninda destegin var mi yok mu bilmeden.
karsiligini alip almayacagini bilemeden fedakarlık yapacaksin
seni istemediklerini bile bile
aralarında olmak zoruda kalacaksın.
sahte dostlardan samimiyet öğütleri alacaksın.
annem haklıymış diyeceksin milyon kere..

hayat bi podyum güvenle yürümeli diyen reklama değil, 
hayat toz pembe olur sen istersen,
ne ekersen biçersin bu gizemli bağda diyen şarkıya inanacaksın.

öğrendim ki, iki saat insanı olgunlaştırmaya yetiyor.
öyle şeylerin farkına vardım ki,
sacıma bu gece ak düşerse hiç yadırgamam.
şöyle arabesk filmindeki şener şen gibi;
bi anda..

masumiyet'i izledin mi okuyucu?
demirkubuz'un?

orda diyodu ki haluk bilginer
"yolu yok çekeceksin. 
isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. 
yol belli 
eğ başını usul usul yürü şimdi.."

işte ben tam şu anda
bekir'in çaresizliği içindeyim..
yolu yok çekecek miyim?





 





7 yorum:

  1. Ben uzunca bir süredir "niye yaşıyoruz?" diyorum da ergensin diyip ciddiye almıyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ciddiye aldıklarında da mantıklı bi cevapları olmuyo; dert etme..

      Sil
  2. ''Ne olursa olsun,yaşamaya mecbursun '' diyorya Bulutsuzluk Özlemi,öyle galiba
    Ama her gecenin sabahı vardır,dermanın olsun yeter

    YanıtlaSil
  3. Keşke bildiklerimizi öğrenmek bu kadar acı olmasaydı:-(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bunu en iyi sen anlayabilirsin..

      Sil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil

 
;