30.7.14 12 yorum

o zaman şimdi belki bişeylerin değişme zamanıdır.



bitti bi ramazan daha okuyucu.
basladigi gibi bitecekti, cogu guzel sey gibi, biliyoduk.

simdi vay nasi geldi de gecti yazisi yazmiycam
benim derdim cok baska.

cogu zaman oldugu gibi olaya yine baska bi acidan bakiyorum,
bence ramazan nefsini terbiye ayi degil.
bana kalirsa 11 ay boyunca nefsi terbiye edip
ramazana kavusunca bunu ispatladigimiz,
bayramla da kendimizi odullendirdigimiz bi ay olmali

11 ay boyunca dusunmeli insan, 
ben bu ramazan hakkiyla oruc tuttum mu,
kalp kirdim mi,
kirdiklarimdan gonul aldim mi,
benim sıkıntımı bilenlerin sıkıntısı oldugunda
yanlarinda oldum mu, 
verdigim sozleri tuttum mu,
bayrami kimseye zehir ettim mi,
yük oldum mu eziyet ettim mi
zorlastirdim mi birileri icin biseyleri..

benim boyle arada cok degisicem cok degistim zamanlarim oluyo ya okuyucu,
ben bu ramazan koca koca basamaklar atladim.

ben bu ramazan ailemin kiymetini daha iyi anladim,
cocuklarima onlarin bana oldugu gibi bi aile olamamaktan
daha bi korktum.

ben bu ramazan anne oldum galiba okuyucu. 
cok iyi gordum anneligin ne demek oldugunu.

beril hesna'yi soran, mail atanlara minnettarim.
yuzumu gormediniz, belki hayal urunuyum bilmiyosunuz
ama oyle icten, oyle endiseli, oyle mideme öküz oturtan mailler gelmis ki..

kisaca anlatayim,
kordon bizim sipanin boynunu sıkmıs.
doktor sol tarafina hic kipirdamadan yat, 
saat basi hareketlerini kontrol et hissedemezsen vakit kaybetmeden kos buraya dedi.
evim cok uzak oldugundan gondermek istemedi, 
kritikti durum yani allah korudu.
bahcelievlerde kalabilirim diyince seni her an getirebilecek biri varsa gitmene izin verebilirim dedi.

kilo kaybetmis sonra sipa, 
hayir blumik manken falan da izlemedim
nerden ogreniyo bilmiyorum.
şimdiden başımıza ince belli kesildi.

 şu an çok şükür iyiyim, iyiyiz, daha da iyi olucaz.
bi takım çözülmesini istediğim sıkıntılar var,
rabbim o konuda da yardım edicek inşallah.
yeter ki hakkıyla, iyi niyetle, huzurumuz için istemeyi bilelim okuyucu..

öperim!

:*



27.7.14 12 yorum

evlâ leke fe evlâ.


birileri bazı şeyleri sinsice, bilerek isteyerek inceltir.
birileri canın acır mı diye düşünmeden
inceldiği yerden çeker koparır.
sen bütün kırıklarınla kalırsın okuyucu.




22.7.14 11 yorum

israil'i boykot et, kardeş kanı akıtma.

öylesine yaşıyoruz okuyucu.

filistin'deki katliam herşeyi öylesine kıldı hayatımızda.
beril hesna'yla ilgili sağlık sıkıntılarımız var,
sol yanıma yatıp kıpırdamıyorum cumartesi sabahından beri.
ama öyle geçici geliyo ki gördüğüm her bebek cesedinde,
öyle basit bi imtihan geliyo ki benim yaşadığım.

sorun ettiğim herşey eften püften,
çözülmez dediğim her konu çözülmese de olur.

ne değerli bi bebeğin, bi annenin, bi abinin,
bi masumun hayatından daha fazla bilmiyorum.

evet yeni değil yaşananlar,
sadece filistin'deki kardeşlerimize özel değil binlercesi oldu olacak oluyor.
evet sadece dindaş olduğumuz değil kardeşim dediğimiz,
dünyanın her yerinde zulüm var.

ama bi bebek sana yaşadığını belli etsin diye
gece gündüz onun hareketlerini sayarken,
elin karnında titriyo okuyucu gördüğün her filistinli bebekte.

kardeşimi neden sokakta bıraktık, neden ağlıyosun baba diyen küçük kız,
çocuğunun cesedini enkazda terkedip gitmek zorunda kalan baba,
ailesini aramak için yıkıntıların arasına daldığında
israilli askerler tarafından vurulup son nefesinde
kelime-i şehadet getirdiğine bugün akşam saatlerinde tanık olduğumuz genç,
kalbine kocaman bi taş gibi oturuyo.

kimbilir bugün yiyecek ekmek bulabiliyorlar mı diye düşünürken
yaptığın iftar boğazına diziliyo.
vicdanın rahat uyuyamıyosun okuyucu.
gülsen de ağlasan da aklının bi köşesinde hep..

sürekli berili kontrol ediyorum yaşıyo mu, bi terslik oldu mu diye.
hele iki gün önce beş dakika hareket etmedi diye oturdum ağladım dakikalarca.
dediğim gibi, bi problemimiz var allahın izniyle çözülecek.
sonra çok utandım.
çocuğunun beş dakika sonra yaşayıp yaşamayacağını merak eden,
kendini bu zorlu imtihana hazırlayan onlarca anne varken
çok şımarık, çok sorumlu değil miyiz?

her ramazan zehir oluyor bi şekilde,
hep hazırlıklılar, hep haddinden daha hazırlar.

dua ediyoruz, sms atıyoruz, sosyal medyadan
kampanyaları paylaşmaya çalışıyoruz.
sanki daha koordineyiz, daha bilinçliyiz.
ya da içimiz rahatlasın diye kendimizi kandırıyoruz..

biz boykot ediyoruz okuyucu.
israil de türk mallarını boykot ediyomuş, çok tebrik ettim.
onlardan gelecek para gelmesin zaten.
-hazır mısın bi takım okuyucu?
hadi "ülkenin başbakanı sattı ülkeyi beee, asıl parayı o yiyo"ya getir.
bu bloğun olmazsa olmazıdır zira
her meselenin siyasete dayandırılıp
blog sahibesinin tarafını beli etme özgürlüğüne saldırılması-

arada "o zaman blogger kullanma,
vatzapını sil, instagrama bakma allam yarabbim"
diyenler oluyo.
böyle başlayan bi cümlenin yarabbimle bitmesi şaşırtıyo ama olsun.

iş işten geçmemişken,
elimizden gelen bişeyler varken yapmak azıcık kalbimizdeki yükü azaltsın,
kardeşlerimize nefes aldırsın,
zulmedenlerin kafasını kurcalasın istiyoruz.

muadili yok, herşeyin kalitelisi onların elinde diye düşünmemek elde değil.
gıdayı geçtim temizlik malzemelerinden tut
elimizin altında can yeleğimiz olmuş pek çok ürün onların.

ama bu sefer başka okuyucu,
bu seferki üç günlük üç aylık üç haftalık değil
ömürlük, alışkanlık olsun istiyoruz.

elinde lipton ice tea kutusuyla
"aa ben senelerdir evime kokakola sokmam" değil,
madde madde liste liste tutup dikkat etmek mesele.

ya da boykot eden yerlerden alışveriş yapıp
onlara da yardımcı olmak.

belediyeler başlattı, kim market boykot açıklaması yaptı
bunlar desteklensin ve ömür boyu sürsün
müslüman müslümana kardeşliğini hiç değilse
elinin uzandığıyla yapsın istiyoruz.

herkesin gözünün önündedir ama
ben yine de koyayım istedim.
günlerdir aklımda, bi türlü toparlanıp yazamadım.



eksikler vardır, sen tamamla okuyucu.
bu markalar alınmasın, para kazandırılmasın,
coca cola gibi pek çok firma daha eften püften açıklamalar yapıp
kendini rezil etsin,
bir masum filistinli çocuğun
gözlerini gökyüzüne dikip kendine gelmesini beklediği kurşunun,
bombanın, füzenin bir kuruşu bile bizden gitmesin istiyoruz.

çok şükür bu sefer çok kişi istiyoruz bunu.
çok istiyoruz okuyucu,
sen de yardımcı ol ne olur..




15.7.14 12 yorum

bitse de kurtulsam!

melaba okuyucu!

üç hafta önce bebik için bi tetanoz aşısı olmuştum
aşıcı hanfendi sola yapalım ağrır dedi.
ben yok yok bişey olmaz ağrımaz o dedim
nasıl hiddetle dediysem iki haftadır ağrımadı korkusundan.
şimdi bi ağrı, bi sızlama anlatamam.
zannedersin aşıyı içinde bekletmiş korkusundan vücuda salamamış
şimdi acısını çıkarıyo.

son hafta kol ağrısı, misafir ağırlama,
bebek odasının alışverişi
-detaylar sonraki postlarda anacım-
derken, eve giderken netbooku da unutunca
sesim sedam çıkmadı okuyucu.

ama napıyon diye merak etmedim sanma.

burlaa çok sıcak, eriyoz biz!

öyle bi selam çakayım dedim,
şimdi bu sıcakta battaniye örmem lazım
artık hayat sloganım "bitse de kurtulsam!"

öperim okuyucu!
battaniyeyi bitireyim, el kol rahatlığıyla döncem.

:*

9.7.14 17 yorum

beril hesna




buongiorno principessa!

naber?

ben çok mutluyum,
yine bu sabah bi paketle uyandım.
yani aslında ben kendimden uyandım da
babam sağolsun erken kalkıp gelen pakedi almış.

sema türkan bi pakedin var dedi.

haftalardır tüm paketler bebike geldiğinden bi kıskanmıyo,
allalla ya insan anasını da bi düşünür demiyo değildim.
-şaka be şaka olur mu öyle şey.
anayım ben. onun olsun-

instagram'dan hayaletaki sağolsun
bebeğin ismine karar verdik diyince
ennfes bi tasarım yapmış,
kargolamış, beni ne biçim de mutlu etmiş (:

çok zarif bi insan, çook..

bu arada okuyucu bebikin ismi var artık.
-zaten de sen anlamamıştın yukardan-
babası uzun zamanlardır kızı olsa adı hesna olsun istiyomuş.
hüsna kökünden geliyo, güzel kadın demek..

ailelelerin tepkisine,
ıy o ne biçim ya cümlelerine,
bizim iki numarada bi hasene vardı sevmiyoduk onun gibi örneklemelerine,
benim "yuok artık enver yuaaa"larıma
ve hatta "asla koymam unut onu!"larıma rağmen
ebced hesabıyla da inceleyip hesnanın bizim için
uygun olduğuna karar verdik.
ben işte hep böyleyim okuyucu,
en istemediğim şeye bile temam diyebiliyorum.

isim hakkı babanın neticede.
-acaba netice mi koysaydık?-

ilk ismi beril oldu,
o da berre kökünden geliyo.
temizlenmiş, aklanmış, böyle tertemiz falan gibi.
bi de mücevher ismi,
yani şimdi benim berillerim olmadığı için tarif edemiycem de
zümrütgillerden değerli bi mücevhermiş.

burdan da hanfendinin kensine sesleniyorum,
senin adın beril hesna.
bunlardan birini duyunca bakıcan,
elinde ne iş güç varsa bırakıcan
emret anne dicen tamam mı?
demeden önce üstüne başına bi çekidüzen vermeyi de unutma.
nerdeydi benim zopam?

öyle boş boş konuşuyorum da okuyucu biliyo musun
karnında sürekli kendini sana hatırlatan bi bebek olunca
(bkz: tepik)
normal sandığın şeyler için dua edip
herşeye şükreder hale geliyosun.

aman da burnu falan ne güzelmişi geçiyosun.
allahım lütfen duysun, lütfen görsün,
çok şükür eli kolu düzgünmüş
supaneke dinimiz amin diyip duruyosun.

sen onun her eksiğini tamamlamak için varsın ama
yine de başkasından eksiği olmasın istiyosun.

daha sabırlı, daha toleranslı, daha güçlü bi hale geliyosun.
eski hesaplarını bir bir kapatıyosun
sen üzülünce o üzülmesin diye.
daha bi aile oluyosun, kendini hazırlıyosun anne olmaya.

bi de önünde fedakar ve ilgili anne örnekleri varsa
neler gördüğünü neler yaşadığını
tek tek beyninin derinliklerinden su yüzüne taşıyosun.
şimdiden öyle dese ne derim,
böyle yapsa ne yaparım diyosun.

her sorunun cevabı şefkate çıkıyo,
otorite kuramayacağından korkuyosun.
hayata karşı her zaman disiplinli despot büyümüş olsan da
karakterinin değişip yumuşadığını farkediyosun.

anneler haklı,
anne olmadan anlamıyosun okuyucu.

illa karnında taşımak değil mesele.
bi çocuğun başını şefkatle okşadığında da annesin.
hele ki annesi olmayan bi çocuğu sahiplendiğinde.

hayat kısa,
iyilik yapmak için çok az fırsatımız;
iyi davranmak için çok az zamanımız var.
bebeğin adı beril hesna,
oruç biraz susatıcı,
 sekiz aylık hamile olmak çok deneşik.
okuyucu iyi ki var,
yazın battaniye örmek şapşallık,
ve bazı bebekler ne yazık ki şapşal annelere denk geliyo (:

 


 
3.7.14 13 yorum

on beş gündür yoğudum ama bi sor niye yoğudum?


gummornin okuyucu!

yani ben bu saatte kalktığımdan değil,
ramazan ya sen geç kalkıyosundur diye gummornin dedim.
yoğusa her sabah altıda günbaşı yaparım.
 
şaka şaka deli miyim ramazan ramazan.
benim kalkma saatim kargoculara ve kramplara göre değişiyo

dün değil önceki gün mesela,
çok şirin bi kargo geldi bana
sarıldım yattım iki saat (:

nesrin bana -ness'in kelebekleri-
tee marmarislerden o kadar ince bi hediye göndermiş ki..

bebeğin ilk nevresim takımı (:

 ben kedi seviyorum diye kedili,
bebenin odasını pembe krem yapıcam diye pembe kremli.
kedi canını senin nesrin!
ben çizsem boyasam bu kadar uyumlu olurdu :)

hem blog teyzesi oluyorum hem gerçek teyze diye başlayıp
beni kızkardeşinden ayırmadan
iki bebek için de aynı mutluluğu taşıyacak kadar
kocamaan yürekli bi insan..

bi de nefis mektup yazmış,
ama içinde ço gizli bilgiler olduğundan
paylaşmıyom senle.
bişeyimden de haberin olmasın okuyucu
alla alla.
(bkz: kaknem)

bu arada yüzyıllar öncesinin çekilişinden
elif'e gönderilecek paket gün geçtikçe büyüyüp
"ya bu da çok tatlıymış du ekliyim" denip
hala gönderilemeden duruyo,
gelen paketler bana hep elifi hatırlatıyo.
allahım ben hayatımda böyle sarsaklık yapmadım,
hala neden gönderemedim şu pakedi?!
neyse kendime sonra eziyet ederim.
 
 sonra bu sabah yine zil çaldı
gece boyu kabuslar görüp
sabah sancılarla uyanıp
envere " yine mi işe gidiyooon " diye bağırındıktan sonra
tekrar kabuslu kabuslu uykular uyuduğum için
bi kargo ziline bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi.

kargocu geldi kapıya öküz gibi bi koli bıraktı gitti.
inan ki karnımdan büyük.
şaka şaka bildiğin öküz gibi, bi metre falan.
anam dedim bu ney
vee doğmamış çocuğa don biçmek deyiminin
babamda zuhur bulmuş halini gördüm.

adam sen yeme içme
internetten bez stoğu yap,
bilmemkaçlı paketlerden bilmemkaç tane al
gönder kargoynan.

nasılsa paramızın içine edecek mantığında olduğu için
3-6 kiloluk paketlerden stoklamış
çocuk 10 kilo olana kadar kullanırım o kadar çok.

aradım dedim baba dede dediğin böyle bişey değil,
nerden aklına geldi şimdiden.
orda dedi termometre falan da var çok lazımlı.
arada böyle soruya başka cevaplar verirlikleri vardır.

annemde kalıyoruz ev boş,
apartman kalabalık üstte dedem altta amcam,
enver işe biraz daha uyuyup gidebiliyo falan diye.
-tek sebep benim doğurmaktan korkup
çok uzakta oturduğumuzdan
hastaneye yetişemem telaşım da olabilir, ebet.-
bi bavulla geldik,
bi bavul beş koli olduk.

şimdi gelelim konunun başına.
hep sondan geriye giderim ben hayatta zaten.
mail attın sordun okuyucu,
nerdesin dedin,
bazına hala cevab veremedim.

çok hastaydım.
bi gripli faranjit oldum yine.
mevsim dönümü derken gözlerime kan oturdu,
ses tellerim eridi boğazımdan kanlar aktı falan.
o arada fırsatı değerlendirip volkayn diidde oynayaydım iyiydi
ama mesai saatleri uymadı.

zombilik halinden çıktım çıkıcam derken
uzun süre bilgisayara bakamadım.

telefondan da yazmayı sevmiyom,
çok ciddiyetsiz.
inan ki hep post yazarken döpiyesimle,
topuklu ayakkabım topuzlu saçım
kemik çerçeveli gözlüğümle yazarım.
bloggerlık ciddiyet ister.

bi de biliyo musun okuyucu,
iyi ki varsın sen.
yazsan da yazmasan da,
okumayıp yarıda bıraksan da,
fikir versen de vermesen de,
cessie olsan mesela küçücük kız senden akıllı lan sema
atasözleri ne doğru şeyler falan dedirtsen de dedirtmesen de,
iyi ki varsın.

mor rimelin deyişiyle "mormonlarım" karıştı yine,
ağlamak orucu bozuyo muydu?







 
 
;