saat üç.
playlistinde gripin'den üç çalmaya başlar.
ayaktasın.
uyku tutmamış,
ve beyazlar üstüne kara kara yazmaktasındır.
böyle şeyler sadece kara kara yazılır zaten..
"sözle sahteymiş, çek kendini adım adım" der.
ukala ukala, yine bir gripin şarkısıyla cevap verirsin;
"kolay mı sandın? kolay olsaydı sen yapardın."
devam eder;
"yüzler belliymiş, yağmurlarda aradığın,
bulamadığın.."
böyle nasıl bir nefessizlik hali,
nasıl bir içine oturma,
gözlerin dolmasını müteakkip burnun sızlaması,
allahım ben neden uyuyamıyorum sorusu,
peki ne olacak kaygısı,
peki ne oldu da böyle oldu sorunsalı..
sen hikayesini baştan anlatmaya üşenen,
nefesini geçmişle yoransındır.
"acı besler, uyandırır boşvermiş bünyeyi" der.
anlarsın.
saat üçü tüketir,
dört başlar.
"bir şarkıya takılmışsan,
üstüne çökmüşse sözleri, yanında hüzün..
ruhuna ucundan dokunmuşsa,
kararmışsa gün gibi aydınlık yüzün.."
üstüne çökmüşse sözleri, yanında hüzün..
ruhuna ucundan dokunmuşsa,
kararmışsa gün gibi aydınlık yüzün.."
ağlamak beklemekten çok kolaydır.
herşeyi unutup uyumak istersin,
rüyalarına sığınmayı seçersin.
gripin seni anlatmaya devam eder.
"görmüyor musun?
kabuk bağlamıyor kanattığın hiç bir yaran.
hiç bir zaman geri dönmüyor kaybettiğin onca insan.
saat dört olmuş
hiç bir zaman geri dönmüyor kaybettiğin onca insan.
saat dört olmuş
arıyorsun çaresini hüznün kederin
acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin"
acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin"
nakaratı dört kez tekrarlar.
sonra susar.
2 dakika 20 saniye.
beyninde bu sözler döner, döner, döner, döner..
toparlanamazsın.
sonra bi dört kez de sözler olmadan çalar.
bittiğinde sen, eski sen değilsindir.
dört kez, dört yüz kez,
dört milyon kez değişmişsindir.
sadece acın yerli yerinde durur.
birazdan saat beş olacak.
şarkıda olduğu gibi güzel girecek,
tamam artık geçti der gibi yapacak sanıyosun dimi?
yeni gün, yeni belkiler, yeni umutlar verecek.
hayır.
üç öldürdü, dört parçaladı.
beş gömecek.
senin hayattan bir beklentin vardı.
sadece bir.
yazıyla kısa, rakamla zayıf.
bütün hayatı parmak hesabıyla dört işlemden ibaret olandın.
ömründen saatler eksildikçe, gelecek kaygısı artan.
umutlarını,
anlattıkça duvarlara çarpa çarpa bölen.
uyandın.
saat üç, dört, beş sana hiç farketmez..
sen umutlarından birini seçip
kalanların hepsini hepsini hep kaybedendin.
sen boşvermiş bünyeydin.
şimdi tekrarlıyorsun
"görmüyor musun
kabuk bağlamıyor kanattığın hiç bir yaran
hiç bir zaman geri dönmüyor
kaybettiğin onca insan
saat dört olmuş arıyorsun çaresini; hüznün, kederin
acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin.."
kabuk bağlamıyor kanattığın hiç bir yaran
hiç bir zaman geri dönmüyor
kaybettiğin onca insan
saat dört olmuş arıyorsun çaresini; hüznün, kederin
acıdan başka dermanı yok ki boşvermiş bünyenin.."
belki sabaha kadar..