bazı gerçekler,
insanın suratına çotank diye çarpar.
hayatın planladığımız gibi gittiğine
kaçımız şahit oluruz ki?
bir hafta sürecek o diyete asla girilemez.
1.80 gibi süzülen kız
aslında 1.45tir.
"oyy sana çok yakıştı" denen bluz
üstünde battaniye gibi durmuştur.
aman ne romantik diye baktığın kar,
hayatı felç eden bi çamur yığınıdır.
on santim köpüğü olması gereken latte
evde yapıldığında bulaşık suyudur.
farklı görünmeye çalışsak da
çoğu zaman sıradanızdır.
zeki olduğumuzu iddia ettiğimiz her an ise
her zamankinden daha aptal.
hiç bir tarif internette gördüğümüz
görüntüyü vermez.
hiç bir eşya
eve getirildiğinde mağazadaki gibi durmaz.
kuaförün bak seni çok açacak diyerek
saçımıza sürdüğü her boya,
adeta bir ajdar efekti meydana getirir.
dolap sebzeyle doldurulsa,
her akşam salata yicem dense de
en birinci gıda maddesi nutelladır.
doğal sarışın gibi göründüğünü sananların
aslında dibi gelmiş saçları vardır.
maç izlemeyi planlarız,
ama ertem şener'in öğrettiği hayat gerçekleriyle
(bkz: futbolcuların yedi cetleri)
huşu içinde bilgi ediniriz.
çok popüler olduğumuzu sanarız,
ama yalnızlık ömür boyu.
sosyal statü kadınlara yeter diye düşünürüz.
ama sosyal statüsü, eğitimi, özellikleri ne olursa olsun
erkekler öküz olduğu sürece
üç kadından en az biri
mutsuz evliliklerin,
mutsuz hayatların kurbanı olur.
eski sevgili asla unutulmaz.
ama planlanan bu değildir.
reklamlardaki sonucu aldığını sanarak
saçlarını savura savura yürüyen kızın
diğer adı aslında
çalı süpürgesidir.
her dönem başında bu dönem ders bırakmicam denir,
ama ya sadece vizeler iyi geçer,
ya da finaller.
evi itinayla süpürdüğünü sanırsın,
ama anne yerde toplayınca bir ekmek edecek kadar
kırıntı bulur.
sırf siyah diye zayıf gösterdiğini sandığın tayıt
(bkz: tayıt)
isminin önüne akrep nalan sıfatı ekler..
hayat acımasızdır.
ya da sadece gerçek.