g'mornin okuyucu!
şu hayattaki en zor şey ne biliyo musun?
iğneye iplik geçirmek.
waffle yiyip kilo vermekten,
ıslanmadan duş almaktan,
beyaz çikolataya dayanmaktan bile zor.
ama bunun için geliştirilmiş taktiklerim var.
önce ipliği bi güzel yalıyoruz.
(kedilerin yavrusunu yalaması gibi,
yani ipliğe subliminal mesaj veriyoruz burda.
sen bana aitsin,
seni tükürüğümle kutsadım,
ne dersem onu yapıcaksın şeklinde)
sonra iğne deliğine odaklanma süreci başlıyo.
tek göz kırpılıp
iğne göze yaklaştırılıp uzaklaştırmak suretiyle
delik sabitleniyo.
(bak böyle)
bu arada lens varsa gözde,
itina ile yamuluyo.
tam aha girdi derken
ya elinin ucundan kaçıyo,
ya da biri gelip
"ver ver ben takayım" diyo.
sana mı kaldı?
sana mı kaldı he?
bulaşık yıkarken ver ver ben yıkayayım diyo musun?
diyet yaparken
al sen bu çikolatayı ye
ben senin yerine yaparım diyo musun?
çok sinirliyim okuyucu.
neyse.
basit sandığımız işlerin en zorları arasında
iğneye ip takmanın ardından
düşünmek geliyo.
sor şimdi herhangi birine
ne düşünüyosun diye,
aklında binlerce sorun vardır.
kaçına çözüm bulduğunu sorsan
eblek eblek bakar yüzüne.
düşünmeyi bilmeyen toplumuz,
ilk evvela bunu kabullen.
sonra sabahları bakkaldan ekmek almak var.
nedense bu iş annelere çok basit geliyo
"ne var şurda iki dakkalık yol"
ama o iki dakka var ya..
üff ne sen sor okuyucu ne ben söyleyim..
uyuyan bebeği yatağına bırakma süreci..
en nihayetinde iki kilo bişey bu dimi?
kuş gibi koyarsın.
az da saf zaten,
anlamaz.
çok beklersin bebeyim.
sen basite almaya devam et;
birazdan hayatının çığlığıyla karşılaşıcaksın!
(bkz: chucky)
anneye yaranmak var bi de.
nedense lafa gelindiğinde
"aa biz senden ne istiyoruz çocuğum
senin görevin sadece derslerine çalışmak" denir.
ama bi kere herşeyden önce
komşunun çocuğu ekolü vardır.
çok çalışsanız,
oxforda gitseniz,
masterınızı nasa'da
doktoranızı cern'de yapsanız
"komşunun kızı zengin koca buldu
sen hala oku" kısır döngüsüne girmeniz
işten bile değildir..
anneye yaranılmaz.
odanı toplasan mutfak dağınıktır,
elbiselerini kaldırsan askılar yamuktur,
yemeğin tuzu iyi olsa sosu kötüdür.
ve bu durumlar öyle hayati şeylerdir ki,
anne olmadan anlaşılmaz.
oysa annelere göre
hepsi çok basit.
her konuda çok anlayışlı olduğunu iddia eden
kendini kadınların en zekisi sanan
bi takım kadınlara
futbol anlatmak da bu işlerin arasındadır.
ikea'nın "alın alın evde kolaycacık kurarsınız" temalı
eşyalarını kurmak,
ordan burdan çıkan tümseklere rağmen
saçı düzgünce toplayabilmek falan.
allahım hayat ne kadar zor..
Zor çok zor valla:)
YanıtlaSilÖZellikle anneler kısmı:)
dimi ama.. sonunda bi hak verenim var!
Sil