2.11.12

hiç bir koku yeni kitap kokusu kadar etkileyici değildir.

şunu farkettim ki
alışverişe çıktığımızda
(ki nefret ederim bişeyler almak için çıkmaktan)
millet kılık kıyafet bakarken
ben gözümü ayakkabı ve kitaplardan alamıyorum.

bunu farkedeli çok oluyo,
ama bu konuda tutumumu değiştirmek için
zerre kadar çaba sarfetmediğimi
gururla belirtirim(:

 yine bir alışveriş gününün sonunda
 kollarım kitap dolu döndüm eve,
ve bunun üstüne geçecek
başka mutluluk tanımıyorum.

düşündüm de,
günün birinde evlensem,
herkes düğün hediyesi olarak birer kitap getirse..

çok tatlı bi fikir olmaz mı okuyucu?

neyse,
türk teyzesi bu durumu kaldıramayabilir.
geliyorum aldıklarımı tanıtmaya.
arka kapaklarını yazayım.
altlarını çizdiğimde daha detaylı tanırsın.

başlıyorum.
(öhöm)
ted dekker'ın hastasıyım.
taa kutsal meclis'ten beri.
bir çember serisi var kendisinin,
paraya kıyıp alamamıştım.
kıydım ulan!


kitap sıfır: yeşil. başlangıç ve son.

"24 yaşındaki genç thomas hunter,
bizim dünyamızda ve bizim yaşadığımız zamanda
bir gün uyuyakalır ve
gözlerini 2000 yıl ileride,
kadim peygamberlerin önceden bildirdiği
o korkunç kıyametin yıkıp yaktığı
başka bir dünyaya ait
kara orman'da açar.
savaş, ihanet, hastalık ve ölüm
yaşayan her canlıyı tehdit etmektedir
ve buna engel olabilecek tek canlı vardır;
thomas hunter.

dünyanın dengesinin aniden şiddetle sarsılması
an meselesidir.

thomas zamanlar arası geçişi bulmalı
ve iki dünyanın da kurtuluş anahtarının
gizli olabileceği dünyamıza dönmelidir.

daha önce duyduklarınıza
hiç benzemeyen bir kıyamet öyküsüne buyurun.
bu kendi tarihimizle ilgili öylesine şaşırtıcı bir öykü ki,
başka bir dünyada olduğunuzu unutacaksınız"


kitap bir: siyah. kötülüğün doğuşu

"dünyadaki en güçlü adam olmayı düşleyen
multimilyarder valborg svensson,
bunu şiddetle arzulamaktadır.
amacına ulaşabilmek için
özel bir aşı haricinde
hiçbir şekilde kurtuluşu olmayan bir virüs üretir.
bu virüs 3 hafta içinde
bulaşan kişiyi öldürecektir
ve valborg, bu silahı ona boyun eğmeyen
her millet üzerinde kullanmaya hazırdır.
valborg'a boyun eğenler içinse
elbette durum farklı olacaktır.

thomas hunter ise
valborg'un küresel terörizm planlarını öğrenir
ve bu aşının kontrolünü ele geçirmeye çalışırken
başı derde girer.

hunter, ıssız arka sokaklarsa suikastçılardan kaçarken
bir binanın çatısına sığınır.
sonra gecenin içinden çıkan sessiz bir kurşun
kafasına isabet eder.
ve dünyası kararır.

karanlığın içinden, kötülüğün kol gezdiği
başka bir dünya çıkar;
thomas'ın güzel bir kadına aşık olduğu
başka bir dünya.
 ancak uzanıp da kafasındaki kana dokunduğunda
rüyasında bir arka sokakta kovalandığını hatırlar.

bir tıbbi gerilim romanı tadında başlayan siyah,
rüya ile gerçeğin iç içe geçtiği,
soluksuz okuyacağınız bir esere dönüşüyor."


kitap iki: kırmızı. destansı kurtuluş

"kırmızı, geçmişle geleceğin ortak kaderidir.
kırmızı, yitirilen cennetin destansı kurtuluşudur.
kırmızı, çemberin en kanlı halkasıdır.

siyah'ın akıllara durgunluk veren temposu,
ted dekker'ın destansı çember serisinin
ikinci kitabı kırmızıyla doruğa çıkıyor.

thomas hunter en fazla bir ay önce
garsonluk yapan başarısız bir yazarken,
şimdi kendini iki dünyayı da çöküşten kurtaracak
zorlu bir maceranın içinde bulmuştu.

bir dünyada,
ilkel savaşçılardan oluşan bir orduyu kumanda eden,
savaşlarda yaralanmış bir general;
diğerinde ise durdurulması mümkün olmayan
bir virüsle küresel bir kaos oluşturmak niyetinde olan
teröristleri alt etmeye çalışan bir adam.

yıkımın eşiğinde bir dünya,
akla hayale gelmeyen bir çözüm.

rüya ile gerçeğin çarpıştığı,
adrenalin yüklü bir destana hazır olun.
siyah kırmızıya dönerken,
artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."


kitap üç: beyaz. büyük takip.

"beyaz, zamana karşı amansız bir takip.
beyaz,  geçmişle geleceğin anahtarı.
beyaz, ölüme direnen aşkın rengidir.

dünyaların birinde,
hızla yayılan ölümcül bir virüs,
bilim adamları ve hükümetlerin
yoğun çabalarına rağmen
bütün canlıları yok etmek üzere.

diğer dünyadaysa yasak bir aşk,
çember olarak da bilinen direnişçilerin
her an sonunu getirebilir.

bu iki dünyanın arasında tek köprü olan thomas,
birini kurtarayım derken
ikisini birden kaybedebileceğinin farkında.
şimdi yaklaşan kıyamet öncesi,
onu bir girdap gibi içine çeken duygularından
ve olaylardan sıyrılıp,
tarihi yeniden yazmanın bir yolunu bulmak zorunda.

yaşam, ölüm, aşk.
hiç bir şey görüldüğü gibi değil.
yeşil'deki kaos,
siyah'taki dehşet
ve kırmızı'daki ihanetten sonra
çember görülmedik bir güçle karşı karşıya.

büyük takip'in son saatlerinde verilen bir karar,
her şeyi sonsuza kadar değiştirebilir."

bi de boş vakit doldurma serisi,
hani koşu bandında okunacak falan.
eğlenmek için(:

yasmine galenorn'dan
cadı, değişim, karanlık ve ejderha cadı.
serinin başka kitabı var mı bilmiyorum,
bilen varsa bildirsin hacı.

bunu tek tek yazmayayım,
yorumlardan alıntı yapayım.

"sürükleyici bir seri.
zengin bir hayal gücünün bize sunduğu
olağanüstü bir macera."
publishers weekly


"galenorn'un heyecan verici olağanüstü serisi,
cesur ve tehlikeli.
karakterler arasındaki fırtınalı ilişkiler
seriye canlılık ve derinlik katıyor.
galenorn'un romanı, alışılmışın dışında."
romantic times


"kesinlikle göz ardı etmemeniz gereken bir macera.
raflarınızda güzel bir yer ayırın."
Booklist


"soluksuz takip edeceğiniz ve ara sıra
kahkahalara boğulacağınız bir hikaye"
barnes & noble


sonra bi de uzun zamandır almak istediğim uyurgezer,
isminden çok etkilendiğim domino adamlar,
james patterson koleksiyonuma eklediğim
(ki ciddi bir koleksiyon kendisi)
5. atlı var.


uyurgezer'in arka kapağından:
"1800lerin sonu, yeni bir yüzyılın başı...
bir zamanların ünlü sihirbazı edward moon,
parlak günlerini geride bırakmıştır.
ancak sütten başka bir şey içmeyen,
derisine bıçak işlemeyen,
dilsiz asistanı uyurgezer'le birlikte
bir avuç sadık hayranı için
gösteri yapmayı sürdürür.

ama asıl hobisi karmaşık cinayetleri çözmek olan bu sihirbaz,
içten içe zekasına meydan okuyacak
bir katil beklemektedir.

medyumlar, katiller,
gizli bir örgüt ve ölü bir şair.
londra'yı tehdit eden ürkütücü planıyla
zeki ve azılı bir suçlu."

"dahiyane!
barnes, genç yüzyılın en iyi çıkış romanlarından
birini kaleme almış..
sürpriz gelişmeler
ve şaşırtmacalarla dolu."
austin chronicle


domino adamlar içinse şöyle özet geçeyim;

"tarih onlar için bir oyun,
insan hayatlarıysa bu oyunun taşları"

"hiçbir şey okuyucuyu domino adamlar'ın 
sonundaki şoka hazırlayamaz."
washington post



okunup bitirildikten sonra,
kitap kulemin en tepesinde yerlerini alacaklar.


çok mutluyum okuyucu.
kahve kadar,
kitap kadar mutlu edebilecek
tek bir şey bilemedim şimdi.


(babama not:
bloğumu takip ettiğini biliyorum,
valla bu sefer ben ödiycem kredi kartımı.)




24 yorum:

  1. Alışveriş yapmayı sevmemek mi?
    Cidden mi?

    Şokunu atlatıp devam etcem yorumuma.

    Ted Dekker'ı hiç okumadığımdan yorum yapamayacağım. ahahaaaa.

    Ne aptal bir yorum atmış oldum ya......
    Bu bıyık görüntüsü dikkatimi dağıtıyor, hep onun yüzünden!

    O kitap kulesi zaten, tam "omfg"lik.
    Ama çok tatlı.

    Ve evet, kitap kokusunun yeri apayrı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. e eh. aman elbise lazımmış çıkıp dolaşalım, aman manto alıcam nerelere gitsek insanı değilim ben. sırf bu yüzden yerli yersiz gördüğüm beğendiğim şeyleri alıyorum; yazın ortasında eldiven gibi. kışın lazım olucak çünkü, kendimi biliyorum ben iki mağazadan sonra öf pöfler eşliğinde kendime başka bi aktivite bulurum.

      galiba yine bu yüzden, ay bana şu lazım konuşmaları yapmıyorum hiç. iyi oluyo böyle, zamandan tasarruf(:

      ahaha:D ne güldüm be. ted dekırı okumadın yorum yapamican madem, bu açıklamayı neden yapıyon hatun:D

      kitap kulemin eski hali, şimdi bi daha döküp dizsem ohooo üst daireye kaçak kat çıkar demeyi çok isterdim ama taş çatlasın otuz kitap eklenmiştir.

      Sil
  2. Ben eski kitap kokusunu seviyorum :)

    gorgeousofmyworld.blogspot.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de kendi eskittiklerimin kokusunu seviyorum(: yalnız eskitirken rafın arkasında kalanlar çok pis sararıyomuş, ben bunu yeni öğrendim çok üzüldüm..

      Sil
  3. Ben okul yılının basında alınan yeni defterlerin kokusuna hastaydim ve hala çocukluğumdan unutamadığım bir kokudur,nostalji yaptım evet yine ;)

    YanıtlaSil
  4. Bütün terazi burçları böyle çok kitap okuyup böyle güzel yazı yazar mı? Kitap tanıtımları için teşekkür ederim. Öyle işime yarıyor ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. estağfurullahn ya, çok okuyorum ama yazmak konusunda çok acizim. takılıyorum kafama göre(:

      Sil
  5. Alışveriş sırasında, sıkılan tek ben değilmişim yuppi :)) İnsan hiç off'luya puff'luya gider mi lan hele ki kız olup,ablam zorla çıkarıyo -hayır bide kendisi "yay" burcu tam zıttız yani,o bütün gün sıkılmadan bi şehri dolaşır o derece- bide Türkiye'de kabin görevlileri kadar suratsız kimse yoktur heralde madem yapamıcaksın,sabırsızsın çalışma...
    Ama iş kitaba gelince aman yarabbi !!! minimum 3 saat gezinirim :)) bu arada pek bi özendim kitaplarına benim de stoktakiler bitti F5 yapmak lazım :) bu arada koşu bandında iken kitap okuyabiliyorsan eğer,plaketini takdim edeyim -zira ben ayakta zor duruyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benimki koşu bandı sayılmaz, moonwalker gibi bişey. eliptik bislet. gerçi daha zor, ama olsun(:

      ben kitap için 3 saat dolaşsam sanırım varımı yoğumu satıp, üstüne kredi falan çekip o üç saatte gördüğüm tüm kitapları alırım:) o yüzden maksimum on dakkaya sığdırmaya çalışıyorum.

      nefret ediyorum mağaza dolaşmaktan. içim sıkılıyo.

      Sil
  6. Ben de bayılırım kitaplara,eski olsun yeni olsun hiç farketmez, keyifle oku canım.

    YanıtlaSil
  7. kulelerine bayıldım ben,en iyi kitapta hediyedir benim içinde:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. en kötüsü de hediyedir yav, hediyenin iyisi kötüsü mü olur(:

      gerçi kötüsü olur, vazgeçtim. müzik kutusu kötü hediyedir, resim çerçevesi. kişinin karakteri, zevkleri düşünülmeden alınmış her hediye kötü hediyedir.

      Sil
  8. Adsız10:15

    Ben de evlilikten sonra ev hediyesi olarak ıvır zıvır yerine kitap gelse keşke diye dua ediyorum.
    Zira ben öyle yaptım
    hasta hediyesine de kitap götürürüm :)
    Kitap kulen çok başarılı, yıkılmadan durabiliyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben evlenmek istemiyorum, vazgeçtim bu fikirden o yüzden.

      üç kez üstüme yıkıldı kule; öyle durduğuna bakma.
      temizlerken kitapların bi kısmını indirmiştim o ara yapmıştım. o kadar statik, mukavemet, malzeme falan okudum ama bi kuleyi beceremedim(:

      Sil
    2. Adsız16:20

      hihi :)
      neyseki çok fazla ziyaretçim gelmedi evim ıvır zıvırla dolmadı henüz! müteşekkirim :)

      Sil
    3. (: oov beş yüz tane borcam olmazsa olmaz

      Sil
  9. Selammmm blogunu bu yazın sayesinde gördüm ve ''Allahım demek günün birinde evlencek olsam hediye kitap getirsinler''diye düşünen,yeni kitap kokusuna bayılan,alışverişte kitaplar,ayakkabılar,çantalardan gözünü alamayan,kahveye bayılan tek varlık olmadığımı anladım ve aşırı mutluyum:))benim bloguma da bekliyorum sevgilir:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. e beni anlatıyosun(: koştum geldim, bi de kitapçı açarsan seve seve ortak olurum :)

      Sil
  10. Kıskanmadım diyemem.
    Ama bi'gün ben de maaş almaya başladığımda, ben de dilediğimce kitap alacağım *.* bu şekilde kendimi yatıştırabilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (: yok yav olmuyo öyle, yani ben daha maaş almadım ama hepsini kitaba veremeyiz heralde..

      Sil
    2. niye veremiyomuşuz!
      bal gibi veririz -.-

      Sil
    3. oturur bi ay kitap kapağı kemirirsin, tabi kıyabilirsen(:

      Sil

 
;