29.4.12

sıngır bıb kırı şırt

(evet kalbimin prensini merak edenler, buyrun.)
nickelodeonlu zamanlardan beri vaktinde uyandığımda takip ettiğim,
tam olarak şu an şu saniyede cnbc-e'de yengeç restoranın 171. yaşının kutlandığı bölümü izlediğim,
izlerken blogla ilgilendiğim için süngerbob'u aldatıyormuş gibi hissettiğim.
(oha pink şarkı söylüyo sünger bob'da! oh god! hayattan daha ne beklentim olabilir?!) 
bence türkçe dublajın en iyi örneği. hastasıyım. 

demin dedim ki sayın sema, hiç kullanmadığın o topuklu ayakkabıların postunu hazırlıyosun da hayatının anlamı sünger bob için neden bişey yapmıyosun he?

bu gerçek yüzüme bi tokat gibi inmediği için kendim okkalı bi tokat attım sağ yanağıma. şimdi milyonlarca sayfa sürecek bir sponge bob yazısıyla karşınızdayım. eğer monitöre yamuk bakmıyorsanız tabii.

şimdi işe bilmeyenler için tanıtarak başlayayım.
SÜÜNGER BOOOB (çıtçıtçıt.çıtçıtçıt.(gerçek kesit'teki daktilo efekti))
her sabah yengeç burger restoran'a işine gitmeye haaaazır haaazır olan süper kahraman. 
bir ananasta yaşıyor. 
çok sempatik de bir ev hayvanı var, garry. zeka küpü bi sümüklü böcek.

üzüldüğünde kendini yere atıp sıkılmış sünger efektiyle ağlıyor, 
ya da vücudunun hacmi eksilmesin diye gözyaşlarını yutuyor. bu kadar tasarruflu. 

yüzlerce kez sürücü kursuna gitmiştir fakat tekne kullanmayı bir türlü öğrenemez.
doğal davranmak istediğinde bildiğin bulaşık süngeri görünümüne bürünür.

falcıya gitmeyi sever.
bi de falcısı var ki evlerden ırak. gelecek yıl herkes bir yıl yaşlanacak falan diye tahminlerde bulunuyor.
denizin dibinde yaşar ama yüzme bilmez.

bu denizin dibi de enfes bi yer ayrıca. yağmur yağıyo, ateş yakıyolar, şimşekler çakabiliyo. suyun altında ayrı ayrı plajlar var falan. düşünenin çizenin eline sağlık.  bi keresinde cankurtaran olarak iş buldu. havuza atlayıp bütün suyu çekerek herkesi kurtaracak kadar kreatif. oldukça da ciddiyetsiz.

hayatının sloganı; "yarın yapabileceğin işi asla bugünden yapma"dır. denizkızı adam ve midye oğlan, en sevdiği sinema kahramanları. bi bölümde onların filminde rol almak için bir yarışmaya katılıyo. haber spikeri olan balık kazananın ismini sıngırbıb kırışırt diye telaffuz ettiğinde başkası sanıp bir kahroluşu var ki..aman yarabbi..
 
pek cimri bir patronu vardır. mr crab. bi bölümde süngerbob mr.crab'in evini boyarken ilk kazandığı, duvara astığı iki doları yanlışlık boyayıp onun yerine kendisini asar. bay yengeç ne yaptığını sorduğunda hiiç takılıyorum diyebilecek kadar da düzdür.
en yakın arkadaşı, hatta tek arkadaşı patrick star. bu sayın karakter ayrı bir post konusu olmakla birlikte, kendisinden bahsetmeden geçemiciim.  
salaklık sınırlarını zorlayan, bi taşın altında yaşayan, tehlikeli denecek derecede komik yaratık. gördüğünüz anda birşeyler yemeyi kesin. ağzınızdan püskürebilir. sıradan bir güne nasıl başladığıyla ilgili bir bölüm yapılmıştır, hakkında tanımlama, cümle kurma yetisine sahip değilim(: 
patrick benim to do list'lerimin ilham kaynağı.
uzun uzun maddeleri olanların değil, tek maddesi nothing olanın:)

dengesiz bi şizofren. alnını göremediği için psikoloğa gider. biri söylediği birşeye aptalca dediğinde, "aptalca olabilir ama aynı zamanda salakça da." diyerek aslında çok özellikli olduğunu anlatmaya çalışır. duvar saatiyle kol saatinin ayrımını yapamaz. şınav çeken sünger bob'a "hey süngerbob yeri itmeye mi çalışıyorsun?" diye sorar.  sünger bob hatalar combosu yapıp hepsi benim suçum patrick'e gideyim de beni teselli etsin dediğinde süngerbob'un suratına bakıp "hmmm sanırım hepsi senin suçun" diyebilecek kadar duygusuz. hakkında ne söylesem boş, idolüm!
dizinin diğer kahramanları hakkında bişeyler yazmak istemedim şimdi bak. patrickle bob'a ait olsun istedim bu post sadece.
çocuklar için değil kesinlikle, çocuk kalanlar için falan da değil basbaya büyük kocaman adamların anlayacağı düzeyde esprilerden ibaret. yetmiş yaşıma kadar yaşarsam hala izliyor olmayı planlıyorum.
 sizlere yeni nesil açılış ve kapanış müziğiyle veda ediyorum tatlım(:



3 yorum:

  1. ben süngerbob ile çocuklarım sayesinde tanışmıştım ama en az onlar kadar severek izlediğimi söylersem çok gülmezsin herhalde..

    YanıtlaSil
  2. Benim adamım o yahu, şöyle anlatayım ona olan aşkımı, indirdiğim sadece bir bölümü var, her defasında açıp yeniden ve yeniden izliyorum hiç sıkılmadan :)

    Dublaj konusunda ise kesinlikle doğru söylüyorsun, zaten film seslendirme de ne kadar başarısızsak animasyon seslendirme de bir o kadar başarılıyız.

    Ben de senin gibi kaç yaşına gelirsem geleyim onu izlemeye devam edeceğim, çocuk ruhumuza sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. Vay arkadas bı bölümle nası yetiniyosun:) sinema dublajı yapmasın bence de Türkler..shrek, cars falan seslendirsinler öle öle izleyelim biz de..

    YanıtlaSil

 
;