belle. dinle. loopa al. daha çok dinle. ve daha çok. oh lucifer!

lise yıllarımdan beri garou dinlerdim.

(garou ve kulakları şeklinde iki şahsiyete bölsem daha iyi olacak sankim)

üniversite birdeyken de sanırım belle sayesinde

daniel lavoie ile tanıştım.

he hayatıma bişy kattı mı bu adam?

yok çok fazla değil.

(o zaman neden bu soruyu sordun?) 

bi dönem; ki bu dönem yedi sekiz aya tekabül ediyo

her gece yatmadan önce dinledim öyle uyudum.

garou ninni söylüyomuş gibi. 

üstelik o horultulu sesiyle..

ben zaten hep olmaması gerekenden hoşlandığım için

orda naif naif söyleyen danyel lavuğ ve petrik fiyori varken

işte git garouyu dinle.

fğansısça bilmem, yeni bi dil öğrenmeye yetecek vaktim olsa

önce italyancayı tercih ederim zaten

ama bu şarkı öyle bi şarkı ki;

ana dilim fğansısçaymış gibi anlıyorum mübarek.

nihalciğime selam çakarım burdan,

(oo floğ dö lis kısmını da kendine armağan ederim)

(bkz: eski moda kelimeler)

kendisine ıssız bi adaya düşsen yanına alacağın üç şey dediğimde

daniel, garou, patrick demişti.

patrick'in küçük emrah tavırlarına da senelerce platoni beslemişti

he sonra beni uyurken gördü hayatta daha güzel bişy olmadığına kanaat getirdi o başka bi detay.

aslına bakarsan bu şarkıyla ilgili hiçbişy yazmamam gerekirdi

üç beyin, üç ses, üç kalp anlatmaya çalışmışken

ben ne kadar eyyorlayabilirim dimi?

ama yok illa sınırlarımı zorlicam.

benim her zamanki gibi daha çok sevdiğim bi başka versiyonu var