aman da blogum dergisinin temmuzu çıkmış

ben de yazdım bu sefer.

hep 36.sayfa benim olsun istemiştim(:

http://issuu.com/blogum/docs/blogumdergisitemmuz2012

on yüz bin milyon gazoz kapakçığı

günde minimum beş şişe soda içen biri olarak

hep düşünürdüm (evet düşünmek kısmına inanmayabilirsin.)

bi oda dolusu kapağım var

bunları nasıl değerlendirsek diye.

 arada böyle çöpçülüklerim vardır.

şaka be şaka gazoz kapağına oda mı ayrılır gugıldan buldum bunu.

neyse

sonra şunu yapmaya karar verdim;

 ama nası oturucaz üstüne falan diye düşünürken vazgeçtim

yoksa yapardım yani.

sonra dedim bari tablo yapayım,

bi iki örnek buldum

ama insan resminden korkarım ben, asamam diye ondan da vazgeçtim.

bi de sadece kafa çalışmak kesmez beni dedim şimdi

bunun elbisesi ayakkabısı takısı derken

kapaklarım yetmicekti.

arada dolanırken gözüme bi de şunlar çarptı

güne bir L&M klasiğiyle başlamak her zaman diğer alternatiflerden daha iyidir.

ne olurdu
leyla da arda da olsaydı..

benim de çok canım sıkılıyo ama sümük doktoru ne lan?!

kabahat seni sevende tamam mı?

ben göksel'e bayılan bi insanım tamam mı.

şaşı şaşı bakmalarına, yamuk yamuk konuşmalarına

sesine, tipine, nostalcik saçlarına.

geçenlerde adını hatırlayamadığım bi ödül töreninde

"ayrılıyosunuz, üzülüp şarkı yapıyosunuz, ödül alıyosunuz.

hayat çok garip." dedi.

hiç öyle ona teşekkürler bu sağolsun falan değil.

canım.

kamuran akkor'u da tanımam ama en az onun kadar güzel söylediğine eminim.

bir aaşk vardır bir gönüldee

kabahat seni seveen..

 

böyle bir kara sevda balıkçı teknesinde biter!

buz devrinin gösterime girdiği hafta istanbul'da olamamanın

tarif edilmez içe oturmasını yaşıyorum okuyucu..

o kada üzüldüm ki allah da bana bu sabah 

mükemmel bi hava hediye etti galiba.

 denizin üstünde güneşi görmemeye hasrettim

yandık kavrulduk zira..

sabah şakır şakır yağmurla, toprak kokusuyla,

cıva rengi bi denizle karşılaşmak

OMG dedirtecek cinstendi..

dedim ki kendime

(arada böyle şizofrenliklerim vardır)

bi balıkçı teknesine atlasan kapının önünden

 (ama motorlu. kürek çekemem.)

elinde hiç soğumayacak ve dibi gelmeyecek bi türk kahvesi olsa

minicik bi de radyo. incesaz çalsa.. 

mumdan çıkmış diyollaa hhhhhhhhhhhhhhhhhhh

böyle umarsızca, çürük dişlerim ve bütün özgüvenimle

hhhhhhhhhhhhhhhh diye gülmek istiyorum.

ama gülmem yok.

neden biliyo musun?

allaşkına biliyosan söyle, ben bilmiyorum.

içimde bi sıkıntı bi sıkıntı.

la havle çekmekten dilim boğazıma kaçtı

sana sahip sesleniyorum!

 

allah da seni bildiği gibi yapsın çocuk.

nutella sürmüş dişlerine.

kedi tülbentini senin.

 

naber?

hazirlanirsin mesela gunlerce.
söyleyecegin kelimeleri tek tek secersin.
hepsi o kadar mantiklidir ki..
ama..
karsisina gecip soyleyemedigin icin guzel bir mesaj dosersin.
i ih, cevap gelmez.
verdigin karar, yazdigin onca sey.. hepsi haybeye gitmistir.
e dogal olarak da pisman olursun.
gunler sonra diit diit diye bi mesaj sesiyle uyanirsin sacma sapan pismanligindan.
"... naber?"
hadi ordan!
diyemezsin tabi. icinde patlar.

tam benlik bi dekorasyon örneği! anne bizde niye yoh?

ne kada da kullanışlı..

the big big bang! the reason i'm alive!

aşığım ki bu şarkıya ben.

ne kadar ilk dinleyişte maroon5 sansam da..

(kısıktı gayet sesi. evet benden kaynaklanmadı. ne sandın.)

bi kere ıslıklı efendim. ben fiyuvfit için yapıldım diyo sanki.

miley cyrus'tan nefret etsem de kısa film tadındaki klibe bayılıyorum

koşu bandında süper gidiyo.

güne iyi başlatıyo.

bonus olarak da FIFA12 sandrekinde yer alıyo, daha ne olsun:)

rock mafia- the big bang

johnny depp'in yeni sevgilisiyle ilgili birkaç cümle etmeden geçemiciim.

 johnny beni iyi tanır.

edward makasellerle başlayan tim burton hikayesini 

gittiği yere kadar dört gözle ve nefessiz takip edeceğimi bilir.

o yüzden kendisini kırmak gücendirmek istemiyorum

ama bizler 14 yıldır ilişki yaşadığı vanessa paradis'e yeni alışmış

kendisini yeni yeni kabullenir kıvama gelmişken

hopp ayrıldık hoop biseksüel bir aktrisle birlikteyim

 hoop hanimiş de amber heard demesini

kaldıramiciim!

vanessa'ya ayrılık bedeli olarak 100 milliyın dalırs vermesini takdir ediyorum

yani benim tarzıma uygun bir durum değil ama

bi kızları bi oğulları var

zor durumda bırakmamış en azından.

 ama yeni kıza aldığı at,

tüm film setlerine yanında götürmesi falan.

hayran milleti bu kadarını kaldıramaz.

bi california çeşitlemesi

demin düşünürken (evet arada düşünebiliyorum)

the o.c. izlediğim ergen zamanlarda

kelifooniyaa diye şarkı söylediğim zamanları hatırladım da

allah iyi ki beni kahretmemiş.

şimdi size sırayla bi phantom planet gelsin, 

sonra da rufuscuğum.

demin aradı bu aralar benle ilgili paylaşımda bulunmuyosun dedi

ingilizcem kıskanıyorum seni paylaşmaya demeye yetmedi

bi araya sıkıştırırım tamam hadi kapat dedim.

tribal kabile demekmiişş! whoaa!

ben de diyorum nedir bu tribal aksesuar tanımının anlamı diye

sözlüklere ukte verdim bi dolduranım olmadı..

arada böyle tembelliklerim vardır.

 meğersem kabile demekmiş

afrika yerlileri tarzı aksesuarlara verilen isimmiş tribal.

tipten bişeyler çakıyodum ama böyle tanımlanınca bi aydınlandım

etrafımda bir ışık dalgası oluştu anlatamam.

yalnız bazıları kabile insanına değil kabile öküzüne takılacak cinsten,

insan vücudu onları taşımaz yeminle.

 

blogger, seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım.

blogum dergisi yazarlarını yayınlarken

arada hiç duymadığım bloglar olduğunu farkettim

böyle açıkgözlülüklerim vardır.

dedim aa bakayım nemiş ne değilmiş

sonra da takip edeyim..

ve blogspotcuğumdan şöyle bi uyarı geldi;

"zaten 300 bloğu takip ediyon beni daha fazla uğraştırma"

ben zaten followerlarıma ayıp olmasın diye hepsini takibe alıyorum,

e bitti kontenjan.

neyse dedim sildim bi iki yüzyıllardır yazmayan bloggerı ama

çok içerledim çok.. 

şu engiiin blog aleminde maksimum 300 kişiyi takip ettirmek

yakışıyo mu hiç?!

blogum dergisi temmuz yazarları

bloğum dergisi temmuz sayısında ben de varım

başka kimler var dersen,

onlar da vidiyoda(:

sanki buram çok acıyor gibi oldu burak aksak; geçiyor mu bu acı? ------- eksik birşey mi var - ali atay

 çok uzaklardaki sevdiklerine el salla,

bi tren istasyonunda bırak bedenin iflas etsin.

dağ gibi iskender baba soğuk mermerlere yıkılsın, sen yıkıl.

tasını tarağını bile toplama, çek git.

başka çölün mecnunu ol..

sanki buram çok acıyor gibi oldu;

geçiyor mu bu acı?

her saniyesi boğazda ayrı düğüm,

her sahnesi ayrı yumruk,

her kelimesi ayrı bir nefes alamama hali.

geberttiniz ulan beni l&m ekibi!

bizde ayakkabının içine çorap giyince "bizimla deyılsın", elin gevuru yapınca trend.

yek yea.

modanın kalbi türkiye değil diye 

(böyle kabulcülüklerim vardır)

türkiye'de yapılmayan herşey moda olsun.

topuklu ayakkabı ve çorapmış da

efendim bu akıma kapılanlar ço trendiymiş de.

kimi kandırıyon acaba?

riyanna allah seni kahretmesin hep senin başının altından çıkıyo böyle şeyler.

(bazılarının sempatik durduğunu kabul ediyorum, evet)

yaz ayakkabısı dediğin böyle olur.

sen de bayıldığı şeyi abartıp

otuz bin beşyüz nude ayakkabı alanlardansan benim gibi,

bak aman da ne güzel fikir.

birinin topuklarını böyle boyarız,

gezeriz külahlı külahlı.

ama fikir anası sana sesleniyorum;

hiç mavili dondurma mı olur allahasen?

yağmurun sesinee baak.. ...bir nostalji şarkısı daha..

yağmur sesi duymak istiyorum okuyucu!

kavrulduk ulan!

türkü turan ennnnfes söylemiş

ama bi de orjinali var;

 

nostaljik güneş gözlüklerinden anlıyoruz ki o zaman insanının kafası çok sağlammış.

şu an sıcaktan eriyip burnuma yapışmış bi güneş gözlüğüyle yazıyorum sana bu postu okuyucu

halbuse o kadar da para vrmiştim sormuştum erir mi bunun kemikleri diye falan..

gün nostalji günü olunca dedim nostaljik kafam kadar güneş gözlüklerini de görelim bi