5.6.12

hayatın en zor tarafı gerçek dostlarla karşılaşamamaktır..


Hayatın en zor tarafı, gerçek dostlarla karşılaşamamaktır.
Çünkü dost karşınıza çıkan değil, emek verip inşa ettiğinizdir.

Bazen düşüncelerine önem verdiğiniz insanları dost olarak kabul edersiniz,
bazen bir tartışmanın sonrasında düşüncelerine önem verdiğinizi fark edersiniz;
bazen de sırf düşünmediği için dostunuz olmasını istersiniz :)

Bambaşka karakterlere,standartlara, prensiplere sahip olsanız da
başıyla omzu arasındaki muazzam boşluğu mesken tuttuğunuz günden itibaren
farklılıkların hiç önemi kalmamıştır.
Bu kadar başka olan kimse bu kadar benzeyemez size.

Güvenebileceğinizden eminsinizdir.
Kötü bir şey olduğunda yanınızda olacağından eminsinizdir.
Her durumda arkasında olduğunuz, hayatınızı paylaştığınız
ve hayatını daha güzel hale getirmek için gerçekten (!) çabaladığınız insandır.
İnsandır çünkü.

Çok yorulduğunda,hayatın zorluklarıyla karşı karşıyayken bile
gözleri dolu dolu size ümit verendir.
Aynı anda ağzınızdan aynı kelimeler dökülür.
Alay edersiniz maalesef beyinlerimiz aynı çalışıyor diye
ama bunun gerçekten büyük lütuf olduğunu düşünürsünüz.
Öyledir.
Ben sana büyük lütufum diyen yanınızda olamazken hiçbir şey demeyip lütuf olandır.

İncitemez sizi,incinemezsiniz yaptıkları karşısında uzun süre.

Saçmalamanızı seven,
aynı şeyi otuzuncu kez anlatmanızı seven,
bin kere söylediğiniz şeyi unutmanızı sevendir.
Birbirinizi birlikte çözdüğünüz, hayatın hangi döneminde karşılaşırsanız karşılaşın
birlikte büyüdüğünüzdür.
Şanslıysanız bir tanesini eş seçersiniz,
daha da şanslıysanız hayat karşınıza dokuz tane daha çıkarır,
eş seçme alternatifi bırakmadan :)

Yanlış yaptığında ondan daha çok üzülürsünüz,
yalnız hissettiğinde kendinizden çok onunla olmayı istersiniz;
ve sizi unuttuğunu düşündüğünüzde,
istediğiniz tek şey sizi birden araması olur.

Maddi sömürüden uzaktır.
Aldığının verdiğinin hesabını yapmaz..
Yaşamınızın şahididir.
Hayatınızın yüzeyine yaymıştır kendini.
Dünyanızın merkezi değildir belki ama
hayatınız bir toz ve gaz bulutuyken şekillendirmekte büyük payı olandır.

Sırtınıza saplanmış kazığı size hissettirmeden çıkarabilir.
Yaşadıklarınız karşısında anneniz gibi yıkılmaz,
babanız gibi eleştirmez,
bazıları gibi “iyi dinleyeyim ben bunu,kavga ettiğimizde kullanırım” diye düşünmez,
sadece yardım etmeye çalışır.
Bazen rüyalar görürsünüz üst üste,
hepsi dikkat et der, onlara dikkat et.
Geceniz gündüzünüz acaba ne olacak ki diyerek geçer,
ama sonra görürsünüz ki onlar rüyaların işaret ettiği değil
hayatınızda size doğruları işaret edenlerdir.

Bir gün nankörlüğüyle karşılaşırsınız aniden.
Belki maddiyatla ilgilidir. Üzülürsünüz.
Benim dostum değilmiş dersiniz.
Ama siz onun o kadar dostusunuzdur ki; bir bakarsınız unutmuşsunuz hepsini.
Böyle yaparsa Allah istediğini zaten nasip etmez diyen siz,
tekrar iyi dileklerde bulunmaya başlamışsınızdır.
Dostunuzun (!) yaptığı değil, kendinizi onun dostu hissetmek onarır sizi.

İlişkinizi üç harfe (bkz: ggg, lll) indirgeyebildiğinizdir :)
Beraberken ya güldüğünüz ya gülmemek için kendinizi zor tuttuğunuzdur.
Gerektiğinde sessizliği paylaşabildiğinizdir.
Etrafınızdayken “Dost dediğin sadece bi tane olur” lafını bir fitnecinin çıkardığına yüzde yüz emin olduğunuzdur ..

Ufacık bir kelimenin size ne çağrıştırdığını bilir,
gözlerinde şeytani pırıltılarla “yoksa biz?!” diyebilir.
Herşeyi söyleyebileceğin değil, gerekirse hiçbirşeyi söylemeyebileceğindir.

Tek başına izlendiğinde anlam taşımayan filmin beraberken festivale dönüştüğü,
tek başına yendiğinde tat vermeyen yemeğin beraberken ziyafete dönüştüğü,
aynı yatakta yatabildiğiniz,
aynı kaşıktan yiyebildiğiniz (benimki hijyenik prensip,lüffen! ) ,
aynı sınavlara girip farklı sonuçlar aldığınızda
kendi notunuza sevinme duygusunu yaşayamadan onunkine üzüldüğünüz,
belki mezuniyetinizin tadını beklentilerinizden dolayı tam çıkaramadığınızdır.
Neye benzeyeceğinden şüpheli oldukları! organizasyonlarda bile yanınızda istersiniz.
Hak etmediğini düşündüğü zamanlarda sizden çok onun hak ettiğini bilirsiniz.
Ve kimileri öncelik onlarda olmadığında ve sonuç istediği gibi olmadığında
“ama ilk beni yapmadınız ondan böyle oldu” diye kapris yaptığında,
he deyip geçersiniz, bunun kaprisini yapabilen insan alınmaz size,ironiktir..

Elleriniz üşümüşken eldivenini çıkarıp verir,
takıldığın soruda kopya verir,
keşke biri bana papatya alsa dediğinde isimsiz papatyalar gönderir ( ve saklarsın ),
sen yatarken çıkardığı ders notlarını,
senin kıyafetine daha çok uyuyor diye üzerinden çıkardığı takısını,
paran olmadığını bildiğinde beraber yediğin yemeğin parasını,
elindeki çikolatanın yarısını verir.
Mesela pirinç hediye getirmiştir sana, gülersin, sonra her pilav yiyişinde aklına gelir.
Onun hayatında o kadar önemli değilsindir belki,
saçma sapan bi olay olarak görülür bu yaşadığın
ama ümitlisindir, kopulmayacaktır.

Kimisi çok naiftir,kırılgandır;
kimisi senin söylediğinden çok kendi düşüncesine önem verir ;
kimisi yanlış yaptığını biliyordur fakat duymak istemez;
“Ama öyle değil,böyle” diyemezsin.
Herkesin fikrini benimsetmeye çalıştığı bir dünyada
daha kötüye gitmesin diye fikrini beyninin derinliklerine gömersin.

Belki bütün bunları okurken “hangisi bendim şimdi?” diye düşünür,
belki henüz bunları yazmak için çok erkendir,
ya da belki kendi inşa ettiği kocaman oluşumu yıkabilecek kadar gözünü karartır bir gün.
Belki henüz çok şey paylaşmamışsındır, hep yanyanasındır ama soğuktur
ne bileyim anlatmamıştır bilememişsindir vesairedir ama ümitlisindir.

Belki benim gibi düşünmez,
onun için "sadece" “bir gerçek dost” olabilir hayatta
ve o ben değilimdir.
ama dediğim gibi, onun ne hissettiği değil,
onun dostu olduğumu hissetmem onarır beni , gerisi çok umrumda değil..

8 yorum:

  1. Uzun yorum ; çok yakında :)

    YanıtlaSil
  2. (bkz: hevesle beklemek)

    YanıtlaSil
  3. belki de o zaman gerçekten sevmiş oluyoruz, karşıdakinin sevgisini ölçmeye çalışmadığımızda. o da beni benim onu sevdiğim kadar seviyor, önemsiyor mu diye düşündükçe, ben ben ben devreye giriyor, kendimiz için sevmiş oluyoruz ki sevginin tanımına uymuyor bu.

    YanıtlaSil
  4. hayatın en zor tarafı gerçek dostlarını kaybetmektir, belki bir alo diyecek kadar yakınındayken arayamamaktır. hayatın en zor tarafı hiç dostum olmadı demek değil bir dostum vardı kaybettim demektir. çikolatanı önceden biri elinden keyifle kaparken şimdi tek başına yemektir.

    YanıtlaSil
  5. sevginin tanımını hep biz yapmak zorunda mıyız kedicik? zorunda mıyım ayten?!

    ayşe, derin bir nefes alıp yerime oturdum. haklısın sanırım..

    YanıtlaSil
  6. bence dost kaybedilmez semmma, eğer kaybedilebiliyorsa o hiç dost olmamıştır. belki bir zamanlar güzel vakit geçirdiğin sevimli bir insandır, yakın arkadaştır falan ne dersen, ama dost değildir. tabi bu benim dost kavramına bakış açım. sevgi, aşk, dost bunlar çok göreceli kavramlar ve tanımını bizzat yapmasak bile bir tanıma göre yaşarız ve sahip oluruz bu duygulara.
    sevgiler ;)

    YanıtlaSil
  7. Bence dost kaybedilir kedicik, dost olma sıfatını kaybetmek istediği zaman itinayla kaybedilir(:

    YanıtlaSil
  8. o anları bir daha yaşayamamak dostun olduğunu bildiğin halde kaybetmek değilse büyük çok büyük bir eksikliktir, bir daha yediğin yemeğin eskisi gibi tadını alamamak gökyüyüzüne baktığında aynı rengi görememek... dostumu inkar etmedim ama kaybımı itiraf ederim..

    YanıtlaSil

 
;