iki günlük bi yolculuğa çıkıyorum okuyucu.
stresten uzak, gündemden uzak,
bohemliğin dibine vurmak için.
beynimin ve kalbimin uzaklaşmaya ihtiyacı var..
şaka nan şaka.
entel miyim ben.
bıktık hafta sonu evde oturmaktan,
öyle bi yakına gidicez gelcez.
maksat hava değişikliği.
gerçi annem geldi. hastasın aman kalın giy,
ay ev çok soğuk battaniye var mı gibi
çeşitli söylemlerin ardından
ben camları açsam da yeterince hava değişikliği olurdu.
hatta belki evin içine fırtına bile girerdi
bi gözüm helecan olsun diye cama bakmıyo değil.
döndüğümde neler yapıcam maksatlı
bi kendimi sarsma, hatırlatma, unutmama postu bu.
öncelikle tee bi buçuk sene önce
melo'nun çekmeceni göster diyişi üzerine yazdığım postu
-ahh ana evindeydi o çekmece..-
zaten yaz da geldi yeni yapmam lazım,
işe pazartesi günü onu anlatmakla başlayayım.
kışlıkları kaldırdım, yazlıkları indirmedim
çünkü zaten yazdan sonra evlendiğim için
onlar halihazırda inikti.
bahar temizliğine gerek yok.
önümüzdeki hafta tezimi yazıp bitiricem.
ebet, son on yıldır aynı şeyi söylüyo olabilirim.
ahir ömrümü yüksek meendizliğimi görmeden bitirirsem
hocalarımın gözü açık gider.
üstüme bahis bile oynuyo olabilirler,
arkamdan dolaşan fısıltıları,
uzatılan parmakları duymuyorum sanmayın!
hey dostum!
ben kii lenincır'a "leehninger" diyen
-yazıldığı gibi okunur-
profların aa ile geçirdiği öğrencisi,
iki tübitak bursiyerliği için ne hale getirdim kendimi.
yoğusa oku bi buçuk senede bitir.
valla doç olmuştum da önümü kapayanlar var.
sonra iki kişilik yemekler hazır, görselleri hazır,
yemekleri o hoo yendi bitti unutuldu bile.
her gün fotoğraflıyorum, bi açmak nasip olmadı.
haftaya cuma da tezimi bitirmiş olazaam için
(bkz: sipirwimin)
-ümit fakirin ekmeği-
açarım da yaparsınız.
-zaten kimse de yemek yapmıyodu beni bekliyodu-
bebe taşımanın ilk üç ayı devrildiğine göre
itinayla pilatese başlayabilirim.
yemek poroğramlarına denk getirirsem
mesela heston blumentıl ile mükemmelin peşinde,
veya maksut aşkar ve mimikleri gibi
arada yaparım çıkar.
her gün on dakkamı
bugün ne aşersem diye düşünmekle geçirsem de iyi olur.
bu nebçim iş olm?
bebenin babası ne bi koşturdu,
ne bi incir aradı.
ben olsam sırf o atraksiyonu yaşamak için
"karpuz ister misin?
enginar yatağında portakal soslu
dana fleminyon çekti mi canın?" sorularıyla bunaltırdım.
şimdinin anaları çok kolay anacım,
anca tatlı iste..
sonra her gün bir kibrit kutumu yiyip
bi parça naylon poşedimi çiğniycem.
düzenli beslenme şart.
bi de bu hafta daha hoşgörülü olmaya karar verdim,
daha ılımlı.
daha özeleştirel olmaya gerek yok,
bunu yapmaya gönüllü onlarca eleştirmen var zaten (:
daha çok uzun zaman var ama
kütüphaneyi çocuk odasından çıkarsak iyi olabilir.
ben hep kitap görerek büyüsün istedim ama
zehra korkuttu beni,
kitap böcüğü dedi içinden çıkar dedi
ay juniorın kulağına girer burnundan çıkar dedim.
(bkz: kulak burun bağıntısını bilmeyen biyolog)
enverin arkadaşlarını da bi yemeğe almak istiyorum.
hayır sorsan kendinkileri alıyon mu diye,
yok bizimkilere bi çay yetiyo.
böyle bi isteğim de neden var bilmiyorum da
uzun zamandır çay - kahvaltı davetinden
yemek hazırlamadım çok kişilik.
bi lahana sarasım, bi brokoli salatası yapasım,
bi zeytinyağlı enginar döktüresim var.
şaka nan şaka.
okuyan varsa korkmasın, yok yapma öyle şeyler.
lahana belki sararım ama, o konuda söz vermiyorum.
klasik türk yemeği, mercimek çorbası falan işte.
gönül isterdi ki bi borş çorbası,
ara sıcak olarak karides yatağında hardal falan.
ama yok anacım, yemiyo türk erkeği böyle şeyler.
yiyosa kesin kanında bi ecnebilik var..
bu hafta aldığım tüm 12 kişilik takımları kullanmak istiyorum okuyucu!
baama demiştim gerek yok o kadara diye,
onu da beğendim bunu da beğendim dedi
kızım biz ananla ibrikte makarna süzüyoduk dedi
ne bulduysa aldı adam.
eskitemedim..
sonra bi ikeaya gitmek istiyorum.
ıbır zıbır ne bulduysam doldurmak.
ama çok sıra var diye kasadan dönmek yok,
duydun mu enver?!
he?!
bi de bu hafta üç kitap,
altı film, on diy procesi bitireyim istiyorum.
şimdi ben bunları istiyorum da
haftaya cuma bi görüşelim,
bak bakayım haftanın beş günü evde boş boş oturmuş muyum (:
öperim okuyucu,
hangi görüşten, hangi milletten,
hangi anlayışın dibinden olursan ol :*