9.1.14

altını çizdim - tolkien'den masallar


herkese defalarca söylediğim gibi okuyucu,
insanlar ikiye ayrılır.
tolkien okumuş olanlar ve tolkien okuyacak olanlar.

kensine tim burton'a olan kadar bir aşk beslemekteyim.
adamdaki hayal gücü uzayın tamamında yok kanımca.

elimde de çok değerli bi takım eserleri var,
mesela altıkırkbeş yayınlarının birinci baskısı bir "masallar"

o kadar özel ki benim için,
mutsuz olduğumda okumuyorum.
az vaktim olduğunda,
hasta olduğumda..

tolkien okumak için zinde, pozitif ve geniş vakitli olmak gerek sanki.
adam başka türlüsünü hak etmiyo..

neyse tatlım işte tolkien'in ne kadar efsane olduğundan bahsetmicem daha.
sayfalarca yazıp seni bunaltmak istemem,
arada böyle okuyucumu düşünürlüklerim vardır.

bin milyonuncu kez okurken
bu sefer kıydım.
dedim çocuğum olur da ilerde okursa
anası nerelerde bi nefes almış, görsün.

altını çizdim.
(altını çizmek dediysem,
sayfa kenarlarına konan zarif birer oktan ibaret..
daha fazlasına kıyamam.)


bir zamanlar ne eski anıları
ne de uzun bacakları olanlara uzak gelecek bir köy vardı.
ona küçük wootton'dan büyük olduğu için
büyük wootton derlerdi.


burada fikirleri ben bulurum,
sen değil!


beklenenden daha erken dönmüştü,
ama hiçbir zaman bekleyenler için
yeterince erken olmazdı..


nezaketten söz edecek olursak,
senden daha büyükleri ve daha iyileri de
kötü isimlerle anmakta bir sakınca göremiyorum.


ham sadece bir köydü,
ama köyler o günlerde hala onurlu ve bağımsızdılar.


söylemek yapmaktan kolay...


mektup kırmızı bir mürekkep lekesiyle imzalanmıştı.
ama saray katibi ego augustus bonifacius
ambroisus aucelianus antonius dius et magnificus, dux, rex,
tyrannus et basileus meditarreneum partium subscribo diye eklemişti.
(isme bak!)


bu ona herşeyin iyi gidiyor gibi göründüğü anlarda
beklenmedik şeylerin olabileceğini hatırlattı.


şövalyelerin çoğu çarpışmak için
resmi bir çağrı bile yapamadan öldüler
ve bir sürü başkası da 
atlarıyla falan devrildiler.
(atlarıyla falan?)


çabuk içeri gir ve iki kere daha çabuk dışarı çık!


seni incitmek istemem
ama uzaklaşmakla en iyisini edersin.


bahar vaktiydi,
insanlar kırlarda bedavadan çay içmek istiyorlardı.


komşuna geçici tamiratlarda bulunmaması
ve zararın gereğinden fazlaya mal olmasını önlemede yardımcı olmalıydın!
yasa bu!


dağların gerçekte neye benzediklerini
ve artlarında neler olduğunu
sadece tırmanmış olanlar söyleyebilir...




7 yorum:

  1. Adsız22:17

    bakalım benim kitabın yorumları nasıl olacak ?
    bu hafta çıkıyo hatta ilk tanıtımım kitapyurdundan yapıldı bile :D

    YanıtlaSil
  2. Ah bende çok severim, kıskandım ama benim ki 1. basım değil! :P
    Bende kıyamıyorum kitaplarımı çizmeye, içim gidiyor.. Anca çok beğendiysem hafifçe bi işaret koyuyorum yada bi defterim var oraya not alıyorum ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben bi süre telefondan fotoğrafını çektim altı çizilesi yerlerin, böylece bi klasörde birleştirip tekrar tekrar bakmak da mümkün oluyodu. ama sonra bilgisayarım çöktü, dedim semmma senin neyine gelenekselin dışına çıkmak. haddini bil dedim kendi suratıma tükürdüm.

      Sil
  3. Adsız22:41

    İşin kötü tarafı ne biliyor musun?
    Tolkien ve Burton'dan sonra ruhu doyurmanın çok zor olması!
    Eee zirveden başlamanın kötü tarafı

    *Ben kitaplarımı yazarım, çizerim, üstüne notlar alırım. Yazmadan duramıyorum ne yapayım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ruhu doyurmak zaten mümkün değil; bi de üstüne etrafındaki insanlardan aynı hayal gücünü bekliyosun arada. sonuç tıs tabi...

      Sil

 
;