melaba okuyucu!
26 oldum!
kurban olayım seni yaradana temalı bi domgünüyle geçiştirecek değildim.
neticede bir eskişehir plakası kolay yetişmiyor.
kalk kalk dedim envere,
bugün "kalk domgünü kahvaltısına" günü.
beriş 22, ben 24 eylüllüyüm.
şükretsin ki dedem 25 eylül, git onları da al gel demedim.
arada böyle düşünceliliklerim vardır.
sonrasında kendime bi domgünü dondurması,
domgünü kitapları ısmarlattım.
gittim kendim seçtim,
etiketleri üstünde kalabilir ama hediye pakedi yaptır
ben dışarda gezcem berişle, haberim yokmuş gibi ver sonra dedim.
bi kere de dönüp demedi ki sen gerizekalı mısın
bugün 25 eylül.
-ebet burda gerizekalı sıfatını sadece tarihten dolayı hakediyorum-
sırf kolaylık sağlamak için,
yoksa allah korusun hiç ihtiyacım olmayan bi bilgisayara falan
dünyanın parasını verme hatası yapabilir
arada böyle ne yapacağını bilmemezlikleri oluyor.
geçen yıl iki günlük anneciktim,
ne çok emek vermişliğim vardı ne çok kahrını çekmişliğim.
ama bu yıl anladım ki,
her doğum günümü daha değerli kılacak bi hediyeye sahibim.
rabbim isteyen, kıymetini bilecek, kendinden daha çok önemseyecek
herkese nasip etsin..
bu yıl anladım ki,
anneni ve babanı asla ihmal etmemen gerekiyo.
bunun anne olmamla ilgisi hiç yok,
bunun zor zamanımda onlardan anneliği ve babalığı çok daha iyi öğrenmiş olmamla ilgisi var.
bu yıl anladım ki,
başkasının kararları için kendi kararlarından vazgeçebildiğin zaman "biz" oluyosun.
başkasını mutlu etmek için çabaladığında,
kendin için çabaladığından çok daha mutlu oluyosun.
kendi ihtiyaçlarını bi kenara itip
"onlar için öylesi daha rahat olacak" diyebildiğinde aile oluyosun.
seni umursamayanlara inatla gülümseyerek, ilgilenerek,
sana hiç sormadıkları "bi ihtiyacın var mı" sorusunu tekrarlayarak,
en çok ihtiyaç duyduğunda kapını çalmayanlara
"ben yardım ederim" diyerek yüreğini kocamaaan bi buluta çevirebiliyosun.
ve böylece daha çok sevgi sığdırabiliyosun!
bingo!
bu yıl anladım ki,
parayı, konumu hayatının amacı haline getirenleri
hayatının aracı yapmadan şöyle derin bi oh çekemiyosun.
seni anlamak istemeyenlerin
geri kalan herkese karşı çok anlayışlı olduğunu gördüğünde
onlara karşı "sen basitsin işte anlayışla karşılamak lazım" demek çok da zor bişey değil.
bu yıl anladım ki,
insanlara kendini anlatmaya çalışırken kaybettiğin zaman,
onlar seni anladığında onlarla geçireceğin zamandan
çok çok çok çok çok daha kıymetli.
bu yıl anladım ki,
şu hayatta kazanabileceğin en değerli şey insan.
önemli olan seninle ilgilendiğinde, kararların için seni desteklediğinde,
senin isteklerin için çabaladığında değil
onun kararları için, hedefine ulaşmak için çabaladığında
yanında olabilmen.
ve bunu ondan aynı özveriyi beklemeden yapman.
çünkü ünlü bi türk düşünürü der ki
-yazar burda tolkien'den bahsediyor-
"insanoğlu nankördür."
insanın okuyucu,
ben sevilecek bi insanım dedikten sonra
kafasını yastığa koymakla ilgili hiç bi sorunu kalmıyo.
uyumlu, yardımsever, paylaşımcı olduktan sonra
seninle ne kadarını paylaşacakları tamamen onların kazanım ve kayıp tablosunun hanesi.
ben bu yıl anladım ki,
kendine yeni bi hayat kurmak zor değil.
zor olan bu hayata dahil olanların dengesini kurmak.
ve eğer seni saran kocaman bi ailen varsa,
onlardan birinin eksik olduğu bir doğum gününe kadar
en iyisi, en mutlusu hep bi sonraki olacak.
26 yaşım bana bir süt evlat,
iki madamkoko poşedi,
bi içindekine birazdan hunharca sürprizmiş gibi davranacağım
diyenar pakedi,
ağzımdan hiç düşmeyen "allam hiçbişeye yetişemiyorum"
"bu ev niye böyle dön dolaş topla"
"kızım allah rızası için bağırma"
"yaaa minnooooğş" cümleleri,
ve beril harikasının bi yaşıyla geldi.
allah nasip eder de görürsek,
bakalım 27de neler değişmiş olacak..