bence aramızda değişen bişeyler var.

 

 

buongiorno okuyucu!

naber?

 

stresleri atlattım,

bi hafta sonra okula dönüş yaptım.

bi haftada neler değişmiş

vay anam vay neler dönmüş serhat ya dedim,

incelemeye koyuldum.

arada böyle dedektifliklerim vardır.

bi kere bi haftada okulun bütün kadrosunu değiştirmişler.

tuvalette bi kızlar gördüm,

hocanın biri "burası öğrenci lavabosu değil" dedi

(kendisi lavabo dediğinde pembe işediğini sanıyo)

kızlar güruh halinde

"biz öğretim görevlisiyeeaz" şeklinde bağırdı.

sanırım yök bu yılın tüm kadrolarını bizim bölüme verdi.

 

 

servisin yolunu değiştirmişler.

okulda değil amazonda gider gibi gittik,

ormanlardan yol açmışlar

olaylar olaylar.

zeyna'yı bekledim, çıkmadı.

 

bankayı sokağa taşımışlar.

koskoca iş bankası böyle veznesiyle

görevlisiyle falan sokakta.

 havalar ısındı dediysek o kadar da değil diyesim geldi

ama servisten inersem ormanda kaybolurum diye korktum.

sonra üç kişinin parmağında yüzük gördüm,

anaam evlendiniz mi dedim

nişanlandık dediler.

galiba beni beklemişler.

(hayır, üçü birbiriyle nişanlanmamış.)

 

laboratuvara girdiğimde gözlerim görmez olaydı,

koku alan burnum tutuleydi

o kapıyı açma diyeydim sadııık tepkileriyle

kendimi yerlere çalasım geldi.

ah resmini çekeydim de göstereydim

on günlük iştahını kaçıraydım

küresel rejime sebep olaydım okuyucu..

 

geçen haftalarda topladığım çöpleri hatırlarsın,

işte onları senden başka kimse hatırlamamış..

işleme sokmamışlar,

kilometreler boyu bir çöp suyu.

beyaz yerler kahverengi,

yerdeki karton kutular hep emmiş o suyu

leyla ile mecnun küfürü gibi olmuşlar.

nasıl temizlerim hiç bilmiyorum.

çöpleri topladığım insanları şimdi de temizlik için mi toplasam?

 

 

bi de okula bişey açılmış.

envere mesaj attım,

"okula ne açıldığını tahmin bile edemezsin!"

"starbucks mı" dedi.

biz fatih yunivörsiti miyiz varoşuz dedim.

adam entel. yapacak bişey yok.

şok açılmış.

böyla manavlı, efendime söyliyim deterjan reyonlu,

şampuanlı falan şok.

enver boş araziyi sordu oraya mı açmışlar diye,

yok dedim orasını nalbur yapıcaklarmış.

 

biz bim isterük!

 

 

kreş de var, market de.

okuldan arsa alıp ev yapsak

misafir girişi sorun olur mu acaba?

 

(bi değişiklik de ben yapayım dedim,

bloğun şablonunu mu değiştirsem?)

 

sonra odaya geldim

oh dedim bi değişiklik yok.

ama hiç yok.

adeta zenci maykıl.

 

fare var bizim odada, adını coyi koydum.

hayvan yemiş içmiş dolanmış ortalarda.

bi allahın kulu temizlikçi çağırmamış.

örümcekler kumaş dokumuş resmen,

şu an önümde kimin içtiği belirsiz

minimum beş gündür masamda bekleyen bi bardak var.

fateme'nin beyaz hello kittyli mouseu

pacman'e dönmüş, artık sarı.

 

klavyeyi silmeden dokunamadım,

ekranı puslu görüyorum.

 türk filminde yaşasaydım bu pislikten verem olur

hemen yıkanmazsa ölecek hastalığına yakalanırdım.

şimdi gidip iki tur atmam

daha neler değişmiş bi görmem lazım.

umarım kantinci değişmiştir,

yemekler değişmiştir,

çay ocağındaki çayın markası değişmiştir,

bizim hocanın tezlere yaklaşımı değişmiştir,

hatta genel olarak danışmanım değişmiş bile olabilir.

akşama bloğun yazarının değiştiğini görürsen

hiç şaşırma.