18.11.14

altını çizdim - tür / chase novak




melaba okuyucu!

beriltoyu ayakta sallamaya alıştırdım da
kucağımdan indiği için rahatça ellerimi kullanabiliyorum artık.

fasulye kırmak, post yazmak,
yarım kalan bereleri örmek gibi bi takım işlerin varsa
yaparım yani.

yüzyıllaaaar öncesinden bi masalla geldim sana.
zira artık dakikalar ay gibi geçiyo.

beriltonun hala karnımın içinde olduğu bi yaz günüydü.
babasının bulduğu iki saatlik bi tatilde bile
"esenköye gidelim mi" dediği günlerden.
eygidimey öyle elini kolunu sallaya sallaya gezmeler
kim bilir kaç sene sonraya kaldı.
neyse konumuz bu değil.

peter straub'a çok hayranımdır ben,
yani altı üstü iki kitabını okudum
bi yitik oğlan yitik kız, bi de gece odasında.
bu kadarla mı hayran oldun diceksin,
hayır ilk satırda hayran oldum ben.

ama hamile olduğumu unutmuş olucam ki
tatile giderken kitaplıktan hayalet hikayesini seçiverdim.
en kalın kitap oydu, başka aktivite de yapamadığımdan
anca o paklar diye düşündüm.
hayır zaten kırk yılda bi düşünebiliyorum,
düşünmez olaydım.

sadece elli sayfasını okuyabildim altıyüzyetmişbeş sayfanın,
o da gündüz, ışık açıkken, enver evdeyken.
hayır bi korkunçluğu yok da
ne biliyim ürküyosun sayfaları çeviresin gelmiyo.

bebemin psikolojisi bozulcak ya ben gidiyim de
başka kitap aliyim dedim, kitapçı yok orda.
arada böyle girişimciliklerim olur.

bilmem hangi vıttırıvızzık kadın dergisinin biri
eşantiyon kitap veriyodu, kaptım bi heves.
içinden chase novak'ın tür kitabı çıktı.

kapağında stephen king'in bi yorumu var:

"TÜR, bazen korku, bazen de kara mizahla yüklü
gerçek bir bomba.
Peter Straub'un Hayalet Hikayesi'nden beri okuduğum
en iyi korku romanı"

sendeki de ne nasipmiş be semmma,
neyse vardır bi hayır dedim arka kapağı çevirdim.
konu ne biliyon mu okuyucu?

bebek sahibi olmak üzere olan bi ailenin
başına gelen tüyler ürpertici bi olaylar.
bırak tüyleri, saç diplerin amuda kalkıyo ben sana o kadar diyim.

hamileyken elindeki korku kitabını bırakıp
her sayfasını kendiyle kıyaslayarak
başka bi korku kitabı okuyan bi manyak benimdir heralde.
neyse ki içimden okudum da berilto duymadı.

-altını çizdim-

kıvrık elleri kucağında, ifadesiz gözlerle bebek arabasında
sükunetle oturan oğlanın ağzından kanlar süzülüyor.

açık ki doktorun size hangi malzemeleri kullandığını
söylesem işimi kaybederim, ama dünyadaki
en güçlü ve doğurgan varlıkların dokularını kullanmasının
çok büyük başarı sağladığını bilmenizi ister.

hamilelik dünyadaki her şey kadar doğal
ama içinde bi parça da bilimkurgu var.

hamilelik korkaklara göre değil.

"biriyle evlendiğinde onu mutlu etmek istiyorsun"
"kocan da biriyle evli. seninle.
ama o seni mutlu ediyor gibi görünmüyor."

bazen yaratıklar rüyasında tam yatağının başucunda.
hayır, bu en kötüsü değil.
en kötüsü bunu anlatacak ve onu koruyacak
kimsesinin olmaması.
en kötüsü bu yaratıkların yüzlerinin
anne babasının yüzleri olması.

 -peki ya çocuklarımız?
+onlara ne olmuş?
-onlar kilitliler.

ikizlerin yaşamlarındaki bazı şeyler öngörülebilir.
karanlıktan hemen sonra yatak odalarına kilitlenecekler.
ev hayvanları ortadan yok olacak.
geceleri tuhaf sesler duyacak ama ne olduğunu sormayacaklar.

sınıftan dışlanmışlığını örtmek için
yavaş yürüme stratejisini geliştirdi.
sanki bundan dolayı geride kalıyormuş,
ona eşlik etmek istemedikleri için değil gibi.

korktuğun onların söyleyecekleri değil,
onların zarar görmesinden korkuyorsun.

yetişkinlerin tavırları genelde üzücü, anlaşılmaz, tuhaftır.

gördükleri daha önce gördüğü,
hatta tahayyül ettiği hiçbir şeye benzemiyor.
tam karşısındaki görüntü öyle ki,
bunun anısıyla yaşamaktansa ölmeyi tercih eder.

aslanın çenesi butlarına gömüldüğünde bile
zebra kaçma çabasını sürdürür.
ama ya insan?

bebekler tüm genç memeliler gibi
genetik olarak ebeveynlerine güvenmeye
ve kendilerini hayata getiren kişilere
inanmak üzere kodlanmışlar.

çocukların hep onları kurtaracak biri olduğuna
inanmayı sevdiklerini biliyorum.
belki hepimiz buna inanıyoruz,
belki ben de bir zamanlar inanmıştım.
ama işler böyle yürümüyor.
bizim için olmuyor, kendi başımızayız..

9 yorum:

  1. Adsız14:45

    Tam benlikmiş o zaman bu kitaplar :p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. of çok ürkütücü.

      Sil
    2. iki buçuk saat telefondan on blogger bi hikaye postuna girmeye çalıştım, gugıl pılas telefonu çökertti hala giremedim. çok merak ediyom allasen ne yazdın bilgisayara bakıncaya kadar çatlarım ben şimdi

      Sil
    3. Adsız16:06

      Oww bak telefonları hiç düşünmemiştim :(
      İstersen sağ taraftaki "Bir Hikaye Yazıyoruz" görseline tıklayabilirsin. İlk hikaye Müptezel'e ait. Onun sayfasından rahatlıkla okuyabilirsin.

      Bakalım neler çıkacak ilerledikçe ben de merak ediyorum :)

      Sil
  2. garip hikayeleri var o yazarın bir iki kitabını okumuştum hala adını duyunca bir gariplik kaplıyor içimi :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bütün kitaplarını alıp bi solukta bitiresim var ama önce bi psikolojik destek alıp hapları yedekleyip öyle başlamak lazım. yoğusa dünya yaşanmaz bi yer olur..

      Sil
  3. tam anlamıyla fiyuvfiiiit :) kiitabı merak etmedim desem yalan olur hatta yazdığın bazı satırları okurken etrafta ses falan yok arkası yarınlardaki gibi kalın güzel bir ses bildiğin zihnimin içinde okudu yani :D Son olarak sana ve bebeciğe selamlar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beyle bazı yerlerde minik ok işaretleri koyarken oklar titremiş, ben sana o kadar söyliyim. psikolojik bi problemin yoksa oku, gerçi benim muhtemelen var ben okudum çok bişey olmadı. oku sen yine de.

      eleytümtelam dedi beril, şimdilik bu kadar diyebiliyo.

      şaka şaka hiç oralı olmadı haspam. bence fazla yüz verme.

      Sil
  4. bildiğim kadarıyla psikolojik bir problemim yok ama deliler deli olmadığını iddia eder gerçi deli olmayıp delilikle suçlananlarda öyle derler neyse aklımın kıyıcığına yazdım bu kitabı :)) olsun ki platonik takılırım bende :D

    YanıtlaSil

 
;