eskidik mi okuyucu?
eskidim mi?
kendimi bi süredir yaşlı, yorgun, eski hissediyorum.
kendimi bi süredir yaşlı, yorgun, eski hissediyorum.
ve bu arada bazı şeyler keşfediyorum.
mesela dünya üzerindeki insanların çoğunu birleştirebilecek bi duygu;
mesela dünya üzerindeki insanların çoğunu birleştirebilecek bi duygu;
tekrar çocuk olma isteği.
çünkü çocukluk eskimez.
içinden sürekli şeker çıkan
içinden sürekli şeker çıkan
kocaman dede cebi eskimez mesela,
senin de içindeyken fotoğrafının olduğu..
fırından yeni çıkmış ekmek alıp
fırından yeni çıkmış ekmek alıp
koşarak eve giderken aldığın koku da eskimez,
arkadaşının annesinin eline tutuşturduğu salçalı ekmek de.
uyandığın öğle uykuları,
beyaz babaanne çarşafları,
kolalı önlük yakaları eskimez.
demode olabilir belki, ama..
anne kucağı eskimez mesela.
sana sarıldığında, tüm savunmaların ortasında gibi hissedersin.
kazık kadar olsan,
evlenmek üzere de olsan o hep aynıdır.
onun için sana yapılan herşey eksik, herşey özensizdir.
o her zaman, etrafındaki herkesin
hayatını sana onun kadar adamasını ister.
hisleri, düşünceleri ne kadar değişirse değişsin,
anne kucağı eskimez.
ağzın leblebi tozuyla doluyken
yusuf diye bağırmaya çalışmak eskimez.
adam olacak çocuklar hiç yaşlanmamıştır.
oğuz-aykut-rıdvan'a hayran olmak,
sokaktaki kola kutusuna rıdvan gibi çalım attığını sanmak,
hiç sahip olamadığın çantalı monami pastel boyalar eskimez.
bir avuç miskete hayallerini sığdırmak,
senelerce sakladığın kokulu kağıtlar,
simli kartpostallar, yeni duyulmuş şarkıyı yalan yanlış söylemek eskimez.
şimdikilerin dudak büktüğü napoliten çikolata,
her zaman çocukluğun ulaşılmaz çekmece çikolatası olarak kalır.
belki onlarca dövme yaptırırsın,
belki onlarca dövme yaptırırsın,
belki ellerini kollarını mücevherlerle doldurursun ama
hiç bir süs, kiremitle yaptığın kına kadar
güzel hissettirmez sana.
tsubasa'nın gollerine sevinmek,
candy'nin kimsesizliğine ağlamak,
monçiçilerin mutluluk fabrikasıyla gülümsemek eskimez.
gerçi sonradan monçiçilerin hayalimizdeki görüntüsünü
zekeriya beyaz kapladı,
orası ayrı bi konu.
orası ayrı bi konu.
nüfus cüzdanın eskir,
kalbin nasır tutar,
göz altların torbalaşır.
ellerinde derman kalmaz,
saçlarının rengi eskir.
ama bazı şeyler eskimez..
anılar eskimez yazıcı :)hele güzel anılar durup düşündüğünde o kare o sahne o an o his kokusu ile birlikte yaşanır anında yazıcııı :) bazen sokakte duyduğun bir koku alır seni bebecikliğine götürür manyak manyak güldürür sokak ortasında yazıcı :) ya çok seviyorum bu blogu engel olamıyorum yorumlarıma :)))
YanıtlaSilbirinci telin :))
zivi zivi! en birinci ben oldum(: yazıcı diyen dilini senin (:
Silkeşke sadece güzel anılar eskimese..
ah keşke :)))
YanıtlaSilhttp://gulihan.blogspot.com/2013/03/birincilik-teli.html bunu görmelisin yazıcı :)))
anaam. yok yahu, abartma. çok mutlu oldum be(: böyle sevindiriyosunuz şımartıyosunuz. oyy. çikilata göndersem de yemezsin, ne yapsam da mutlu etsem ki ben seni?
YanıtlaSilyaaaaa benim için okuman yeterli ki yazıcı :)) bu blog ortamını çok seviyorum mutlu ediyor beni güzel insanlar güzel arkadaşlar tanıyorum fantastik yazıcı :) Allah razı olsun demen, sevinmen, yorum yapman en güzel hediyedir karşılıklı eğleniyoruz yazıııııcıııı :))) sevgilerimle
Silbak ya neler yazmış..
Silaa cocukluguma gittim moncicileri gorunce :) pembo, tipitip, sipsevdi kagidi biriktirirdik biz de.. simli kartpostallari, kokulu kagitlari, alman pecetelerini sanatci kartpostallarini da hatirladim.. bi de lastikli lambada ayakkabilarimi, ne guzel ip atlanirdi onlarla :) ne sakin gunlerdi.. hicbir yere yetismek icin deli gibi kosturmak zorunda degildik :) cocukluk insanin anayurduydu zaten, di mi?
YanıtlaSilkesinlikle.. "love is" le başlayan şıpsevdi kağıtları(:
Silbenim lambada ayakkabım olmadı. lambada eteğim oldu, halam bak bu etek rengarenk, çingene eteği, seni çingeneden almışlar diye ağlattı beni günlerce(: zaten anama babama da benzemiyorum, sanırım ilk bunalımımın müsebbibi lambada eteği!
koşturmak zorunda olmamak, ne kadar unutulmuş bi duygu..
Her zaman insanlar "Keşke çocuk olsak" dediğinde "Ne alaka çocukken o idrake sahip olamıyosun ki çocuk olmanın ne değerli olduğunu anlamazsın o yüzden hiç de istemem"(Konunun küçükken haddinden fazla saf olup mantıklı düşünme kabiliyetimi Lise 1 de ancak edinmemle hiç alakası yok :P) derdim. Ama şimdi onca kanun yönetmelik içinde cebelleşirken bu yazıyı okuyunca aklıma yeni dank etti. Evet çocuk olmak cidden güzel olurdu....
YanıtlaSilhem de nasıl..
Silyumiyum da eskimez, mahalle bakkalından aldığın son kullanım tarihi geçmiş çubuk da:)
YanıtlaSilanne kokusu da eskimez babanne sıcaklığı da Allah'ım aratmasın onları..
erik ağacının altına battaniye serip evcilik oynamak da eskimez, otları toplayıp yemek yapmak da
oooffff Semmma offf
düdüklü şeker de eskimez, mahalle bakkalında kiloyla satılan kremalı bisküvi de..
Silamiin..
dut ağacına çıkıp üstü başı leke içinde inmek de eskimez, akşam sefasından vişne suyu yaptım diyip dedeye içirerek adama küçük çaplı bi zehirlenme yaşatmak da..
ben çok güzel bi çocukluk yaşadım amfitrit, oof ki ne off..
ne güzel yazmışsın, eskimez tabi hiç birisi eskimez:))
YanıtlaSilsen de ne güzel okumuşsun öyle, sırayla hepsini(: öperim :*
Sil