buongiorno principessa!
uzuun zamandır eski performansımdan eser kalmadığının farkındayım.
allahın bildiğini okuyucudan saklayacak değilim.
sor bi neden?
eskiden okulda mikemmel ötesi bilimsel araştırmalarımın arasında
muhakkak bi halini hatrını sorardım,
şimdi okula uğradığım yok.
ama valla aklıma geliyon,
yeminlen.
evde desen bi sürü iş var.
tabi bi de "midem bulaniyoo" diye bağırınıp bütün gün yatıp
enver gelmeden yarım saat önce kalkmamın da etkisi büyük.
evi sil süpür
bi gayretle yemeğe giriş,
eline sağlık demenin lüks sayıldığı yemeğini ye,
sonra mutfağı topla,
evin yüzünde çok işin varmış gibi yoğun yoğun dolaş derken
günü yatmadan önce bi ütü de yapayım da dur diye bitiriyorum.
bu arada annemi halamı dedemi gün aşırı ararken
ay okuyucu napıyo acaba diye sormuyorum değil.
allah seni inandırsın vicdanım sızlıyo.
onlar diyorum en kötü günümde güldürdü beni,
en zor anımda hediyeler yolladılar,
olm adamlar blog star seçti daha napsın.
affettircem kendimi, geliyom dur.
bi kendime geldim okuyucu.
dicen ki ne oldu?
bilmiyorum öyle bi haftasonu gittim evden,
ailemle kaldım yine cümbür cemaat.
kuzenlerimle yattım, halama doydum falan
dedim ki kızıım senin ailen sana yetmiyo mu?
ailene hiç utanmadan, böyle yüzünde dolu dolu bi gülümsemeyle
karşılarına çıkarabileceğin bi damat getirdin mi?
karnımdan bile "ebeet" sesi yükseldi.
e o zaman, bırak allasen kim senle ilgilenmiş
kim ilgilenmemiş.
senin dedim sevgi stoğun var, ömürlük o.
başım sıkıştı desen gel bakiyim buraya diyecek halan, amcan,
dedelerin var.
anan baban zaten iyi ki var.
bi de kardeşin var, daha nolsun?
olgunlaştım okuyucu.
tabi bunda kitaplarından faydalandığım adem güneş'in de payı büyük.
ben o kadar önemsemezdim ama
bebenin psikolojik gelişimi anne karnında tamamlanıyomuş.
annem derdi üzülme, kızma,
bak beben hissediyo.
hadi ordan be ben niye hatırlamıyorum senin üzüldüğünü derdim.
hissediyomuş..
tabi annemin sakalı olmadığından inanmadım,
sahi, adem güneş sakallı mı?
yine evlenmeden önceki gibi,
beni sinirlendirmek için doğa üstü gayret gösteren bazı insanlara
adeta ingiliz kraliçesi zerafetimle
ahlak dersi verme hedefindeyim.
avcumun içine bi çizgi çektim,
diyo ki bana;
"kibar ol, muhatap alma, görevlerini yerine getir."
dönüp bi düşündüm,
eşimden imtihanım yok, anam babamdan imtihanım yok,
rabbim henüz evlatla da sınamadı.
oh la la!
(zöge: bu pozitifliğin hormonlarımlan hiç alakası yok,
ben kendim olgunlaştım bi kere.)
bloğumda çekiliş düzenliyorum, katılmak istersen beklerim ;)
YanıtlaSilhttp://pinkyfashionbeauty.blogspot.com.tr/2014/06/dresslily-cekilis.html
çekiliş ve mim görmeyeli yüzyıllar olmuştu, bi mutlu oldum :)
Siltıpkı benim gibi düşüncelerin...
YanıtlaSilbiz sevgi dolu ortamda büyüdüğümüz için diğer ortamlara girince böyle oluyoruz,hep bir özlem duygusu oluyor,alıştığımız şeylerin aksine şeyler yaşayınca bu psikolojiye giriyoruz :(
annem de bana aynı şeyleri söyler hep "onlarla muhatap olma,boşver aldırma" iyi de nereye kadar,bir yerden sonra şalter atıyor ve kişiliğin bozuluyor... ben annemi özledim,eve gitmek istiyorum :)
ne kadar doğru, kişiliğin bozuluyo..
Silnelerin nelerin üstesinden gelmiş insanken, herşeyin birikmesiyle en eften püften şey için şikayet eder oluyosun. nelerin cevabını kibarca vermiş kendini hiç ezdirmemişken susmaya çalıştıkça içinde büyütüyosun. kendini anlatmaya hiç uğraşmamışken, anlarsa anlasın anlamazsa onun şapşallığı derken derdini anlatmak için döne dolaşa aynı cümleleri kuruyosun.
o kadar çözüm bulamıyosun ki, sen yorulmuyosun ama yanındaki yoruluyo. benim kimseye ihtiyacım yok derken onun anlayışına muhtaç hale geliyosun. bunlar hep yokluktan işte.
çünkü karşındakiler sana yetersiz hissettirmek istiyo belki. onlara muhtaç ol istiyo, bazı şeyleri bileme kendi kendine yeteme istiyo. bazen insan karşısındakinin mutsuzluğunu bile istiyo; görüyoruz. işte ben öyle olmicam derken derken tam olarak öyle oluyosun.
ne zaman ki kendinden başka bi varlık senden daha önemli hale geliyo, ağlarsan onun hayatı boyunca üzüleceğini ve etkileneceğini bildiğin bişey büyüyo içinde; o zaman değişiyosun. sağlamsa kişiliğin, kendine geliyosun. değilse terkediyosun bazı şeyleri. biri için bişeyler yapmaya çalışmanın verdiği mutluluğu bazıları hiç tadamamış diye çok üzülüyosun, geçmiş hayatları hep boşuna..
Helal Olsun...
Silhelal beeee,anca bu kadar güzel anlatılabilirdi içimdekiler
Silbundan sonra "sadece kendim" kim ne düşünürse düşünsün umurumda değil,her sabah aç karnına ilaçla gün içinde yutkunabilmeye mahkum edilmişken,çok da tıııınnnnnn :)
İşte bu be!
YanıtlaSilhem de ne biçim (:
Silsana vintage pasta yolliycam ki ben ^^
İngiliz Kraliçesi benzetmesi süper! Bundan hepimiz faydalanmalıyız, kendimi gerildiğimde "sakin ol" yerine "ingiliz kraliçesi ol" diye telkin edeceğim, çok daha havalı ve motive edici :)) Akıl akıldan üstün işte.
YanıtlaSilŞimdi şükür ve hayatın kısalığını farketme vakti.
Hayrolsun.
ben kendime sakin ol diye telkinde bulunsam sadece, içimdeki terazi "ne sakin olcan be yol saçını başını" diye baskı yapar bana.
Silhayat çok kısa.. sevdiklerimiz için uzun olmasını dilemekten başka çaremiz yok..
hah şöle oldu bak daha ne istiyon
YanıtlaSilolgunluk ayrı bi yakışmış sana:)
of ne biçim de! artık saçlarım ipek gibi, kokum bebek gibi!
SilNe kadar güzel düşünmüşsün bak :) Seni seven bir ailen ve eşin var. Bebişinse herkesten çok sevecek :)
YanıtlaSil(:
SilBen mesajın kime gittiğini anladım!
YanıtlaSilAma söylemem ;P
(:
Sil