31.12.16 6 yorum

tikat türkçe bilen yazar aranıyor



hellö okuyucu!

bütün gezegenlerde, dünyada, mahlukatta olduğu gibi
bloggerda da vefasızlık ve boşlamışlık diz boyu.

bi toplanalım sözlük açalım dendi;
hadi dedik.
yoge sağolsun duyurdu muhtarlık kuruldu etti derken
sözlük dedemin meydan larusları gibi bitlendi kaldı.

sonra umay bütün kızlar toplandık dedi;
topluca yazabileceğimiz bi blog kurdu.

fakat dağılmamız da bir oldu.

herkesin bloğunun bi teması var;
arada tema dahlinde veya dışında bişeyler yazmak dertleşmek istersek kullanırız
fikirler ediniriz kendi portalımızı oluştururuz demiştik.
senede bi kez ben yazıyorum,
daha da uğrayan yok.

diğpciğimin incelikli,
bana kendimi bişey sandıran şurdaki yazısından sonra düşündüm,
bloga bi çekidüzen verip yazar alımına başlayabiliriz diye.

daha çok insana ulaşayım,
konseptim dışında yazmak dertleşmek istediğimde uğrayayım
hanımların dikkatine overlok makinesi ayağınıza geldi dersen
bi müracat ediverebilirsin tatlım.

kendi bloğuna link vermeden ama;
çok çektik ondan biz.

kozmetik, edebiyat, inceleme, aklına ne gelirse.

istersen uğra,
kardeş kardeş yazışırız (:


21.12.16 26 yorum

2016nın yüreğinin sıfatından çirkin olması




"helo malav,
iz gedin kold on dis aylınd"
demiş ünlü türk singırı kuup.

buralar soğuk, buralar buz, buralar ekmek almaya bile namüsait.

ankaralılar soğukta yaşamıyo okuyucu,
soğuk ankaralıların içinde yaşıyo.
soğuk bizim evimiz, yuvamız, iliğimiz kemiğimiz.
buralarda vintır iz kaming değil,
vintır delip geçiyo.

neyse ki şu an içerde "nununu nuuğ püff"  diye
pilates topu yuvarlayıp
seksen santim boyu ve boyuna eşdeğer eniyle
kendini bir ebru şallı sanan pofuduğum var da
gece sarılıp uyuyoruz ısınıyoruz.

bloglarınızı karıştırdım
dedim benim neyim eksik sizden ha dostum?
sonra tek sorunumun o koca beynimin kafama sığmaması olduğunu farkettim.
sanırım birazını aldırıcam.
çünkü böyle tam randıman alamıyorum.

ben de 2016 postu hazırlarım, hazırlayamam mı?

16.12.16 13 yorum

karamsamıyordu.

melaba okuyucu!

halep, şehitlerimiz,
karamsarlık, ümitsizlik, yorgunluk,
ankara, kar, bir tanışı bulunmamak,
annesi de gidecek olsa yalnız uyumak yalnız uyanmak,
kendi için bişeyler yapamamak.

hayatım bundan ibaret diyeceğim ama
sahiden bundan ibaret olsa bu post burada biterdi.
karamsar değilim anacım.

bugün enver işe giderken mekini evde bıraktı.
bende bi külüstür var ama resmen kendi kendine konuşuyo,
bırak bloggerı gugılı açsam çok yorulup sövmeye başlıyo.

beril de uyuyunca aldım elime,
uzuun zaman sonra kahvemi bisküvimi kaptım
ayaklarımı altıma toplayıp kuruldum kaloriferin yanına.

ne çok özlemişim.

bissürü blogerın sayfasına girip postlarını bile okumadan
"hey ben evde otururken aklıma geliyosun,
okumaya fırsatım olmuyo ama düşünüyorum seni.
dua ediyorum, nasılsın?" yazdım.

cevap almak için değil.
zira alışkınım.
üç senedir kendisinden cevap alamadığım bi eşim var.
sanırım hayatım kendi kendine konuşmak, düşünmek,
susma kararı almak ve tekrar konuşmak döngüsü üstüne kurulu.

neyse, konu bu değil.

çok deneşik şeyler yaşamıyorum böyle ama
yazsana, nerdesin, nası gidiyo diye mail falan atıyonuz ya
of deli çılgınları gibi seviniyorum anlatamam.

bi bakıyorum da biz birbirini tanımayan,
çıkarı olmayan, sadece sevmek istediği için seven gerçek dostlarız.

olm neden buluştunuz da beni çağırmadınız derdi yok,
şu benim arkamdan şunu demiş derdi yok,
neden gelmedin derdi de yok.

kötü bi postunu okuduğunda "ne yapayım senin için?" maili atmak var.
tavsiyesini okumak, dinlemek, uygulamak var.
arada bi buluşup kahve içsek ya diye hayal kurmak var.

neticede kitaplar gibisin sayın blogır,
kafamda şekillendiriyorum okuduğum kadarıyla;
hayal kırıklığına uğramak yok.

ben ne zamandır seni okumuyorum şimdi bunu da okumuycam
ama seviyorum seni, iyi ki varsın dediğim insanlar
heey döndün mü bloğuna diyo ya,
içim eriyo.

keşke herkes karşısındakinin siyasi, dini,
milli görüşünü umursamadan
bu kadar samimi olabilse birbirine.
bu kadar kucaklayabilse sorgulamadan,
nerdeydin demeden.

demem o ki benim gözümde sanal değilsiniz.

bu bloğu iyi ki açmışım,
sizleri iyi ki görmüşüm,
bazılarınızla iyi ki büyümüşüm.

dönüşüm mufteşem olazak bebeyim!








11.12.16 6 yorum

yas.


#terörelanetolsun ;

fakat ben teröre lanet ettiğimiz için
lanetlenen kimse görmedim henüz. 

iki ayda unutuyoruz.
huzur operasyonunun huzursuzluğa sebep olduğu,
 yirmi yaşında fidan gibi çocukların
sırf çevik kuvvet diye yerlere serildiği,
herkesin gücünün bize yettiği bir ülkede yaşıyoruz.

eşimizden en sık duyduğumuz cümle
haberlere bakma oluyor,
kanımızı emenlerin ayağına bile basamıyoruz
katlederler korkusuyla.

eskiden şehitlerin adı parka caddeye verilirdi,
şimdi o kadar çoklar ki şehrin yarısı şehit yakını;
arkalarından bir fatiha okuyacak kadar bilisimlerini bilmiyoruz. 

en kötüsü de alışıyoruz. 
yayın yasağı,
siyasilerin acımızı paylaşması,
bıçağın kemiğe dayanması,
kanlarının yerde kalmaması,
ünlülerin eleştiri öfke ve alay dolu tivitleri,
şehit polislerin +18 resimlerini kaldırın söylemleri;
tüm ritüeller sırayla gerçekleşti tamam.

artık yavaş yavaş evlilik programları kaldırılsın,
kocişimle pazar keyfi,
trovbek gündemlerinize dönebilirsiniz.

bu ülkede kemiğine kan dokunmayan,
bu yüzden olanları sallamayan
hatta canı hiç acımayan kocaman bir kesim var.
yazdıkları kanıma dokunuyor.

fakat onlar da,
bu saldırıların sebebi olanlar da,
haberdar olup göz yumanlar da çok iyi biliyor ki
bizler lafta değil sahiden bir ölüp bin diriliyoruz.

allahtan ölenlere rahmet,
yaralılara şifa,
ülke vatandaşına sabır ve selamet diliyorum.
daha çok şey diliyorum da özgür olduğumuzdan,
başımıza birşey gelir korkusundan yazamıyorum.

#yas #prayforistanbul
9.12.16 6 yorum

diyetteyken ben -temsili falan değil-


gnayt okuyucu!
naber?

gönül isterdi ki yukarda detoks suyu içerken
şaftı kaymış bir beril olmasın.
-çocuğa detoks suyu şeyetmiyorum, manyak değilim-
-tamam, biraz olabilirim-
-ama sadece şugadacık.-

gönül isterdi ki sana bu postu sarayburnundan
elimde bi fincan sade türk kahvesiyle,
çengelköyden önümde sarıyer böreğiyle,
efendime söyliyim set üstünden
-ocak değil, gülhane-
şöyle tarçınlı cevizli sahlebimle yazayım.

ama ne bahtsızlık ki dis is angara dostum.
boğaz olmadığı gibi deniz, akarsu,
nem, manzara namına da hiçbir şey yok
ve elimdeki herhangi lezzetli birşey değil;
limonlu pul biberli yoğurt.

neden dersen ağlayayım.

sene bundan tam üç sene önce falan.

berilin ailemize katılacağını öğrendiğim sırada
ki o zaman tam aile değilmişiz öyle sanıyomuşuz,
63 kiloydum.

hamileliğin ilk yedi ayında hiç çaba göstermedim,
zaten abur cuburcu bi insan değilim.
kan ilaçlarını düzenli alıp günde bi ceviz yemek,
"ceviz beyine benziyo oğluum beyin yapar bu beyin
yeter artar yumurtaya falan gerek yok" demek suretiyle
ilk yedi ayı +5 kiloyla bitirdim.

tamam 68 oldum,
bundan sonra alsam alsam üçbeş alırım o da doğumda gider
amaan millet ne kasıyomuş be falan şeklinde düşünüp
son iki ay anlamadığım bi şekilde 10 kilo aldım.
zannediyorum yarısı endişe, üzüntü, mutsuzluktu.

78 kiloyla doğuma gittim.
yuvarlandım desek daha doğru olabilir,
zira enimle boyum birdi.

yanaklıgilleriz biz, yüzümüz tontiş.
elin ayağın ne kadar ince olursa olsun
hayatın boyunca şişman görünmeye mahkumsun neticede.
çünkü sadece yüzünün göründüğü şekilde geziyosun.

ertesi gün eve geldiğimde 68 kiloydum,
anaa kilo meselesi ne kolaymış be diye herkese anlatasım vardı.
ortalıkta "hamilelik kilosu gitmez"
"çocuk doğurmuş kolay mı"
"ömrü billah şişko kalacak nıhohohaağ" diye dolaşıp
şehir efsaneleri üreten teyzeler olduğuna inanmaya başlamıştım.

sonraki hafta da 4 kilo verip 64e fikslendim.
iki senedir durum buydu.

hani yapacak işin gücün kalmaz bazen de
kafanın neresinde beklettiğin belli olmayan bi düşünce gelir ya,
iki senedir ya bi beş kilo versem iyi olur düşüncesi
arada bi yoklayıp duruyodu.

bunun için elbette hiçbişey yapmamıştım,
kendim için iyi olacak şeyleri yapmama gibi bi eğilimim vardır.

geçtiğimiz ay bi yakınımızın dukan denen bi yöntemle
99dan 69 kiloya indiğini,
kilosuyla birlikte resmen 15 yaş verdiğini,
aman yarebbim geşkız gibi olduğunu görünce
bi deneyeyim dedim,
belki yanaklarım gider.

hayatımda ilk kez diyet listesi kurcaladım.
kurcalamak derken de enikonu bi araştırma yaptım sanma.
kadınlar kulübüne girip
bi haftada 5 kilo verdiren diyeti seçtim, uyguladım.

diyeti yapıp yorum yazanlara baktım,
"yha kaçamak yaptım dayanamayıp bi kavanoz nitella yedim
kıslar teselli edin coq üzgünm"
falan yazıp 7 kilo verenler vardı.
tehehey ben 15 kilo bile veririm be dedim.

sonuç ne mi oldu?
bi hafta sonunda tartıya çıktım.
önce bi indim, geri çıktım.
sonra tekrar indim, ayarı mı bozuk diye bi daha kontrol ettim.
berili tarttım,
olmadı anneme "anneeeağ bi baksana bozulmuş mu bu?"
falan dedim ama yemedi,
tartı sağlamdı.

tam 2 kilo almıştım.

anacım ben normalde ekmek yemem.
arada bi tatlı ararım ama ayda biri geçmez.
cips bisküvi kültürüm yoktur.
beypazarı sodasından başka asitli içecek
onbeş yıldır kursağımdan geçmemiştir.
en susuz günümü bile en az 1,5 litreyle kapatırım.

en tatlı krizli anlarımda bile çikolata kavanozu sıyırmam,
çayı kahveyi çikolatayı hatta utanmasam
şekeri bile şekersiz severim.

sabah öğle akşam farketmez,
iki tabak yemek yediğimi hatırlamam.
herşeyden az az tabağımın ortasına doldurur,
onu da tırtıklaya tırtıklaya yedi saatte yerim.

normal olarak başkasına kısıtlama gibi gelen diyet
bana fazla gelmişti.

zaten saçmalık değil mi diyet denen şey?
dünyada tek bi tane eşi benzeri olmayan dnaya sahipsin
ama onun yönettiği vücuda başkasına iyi gelen
sana göre yapılmamış bi sistem uygulamaya çalışıyosun.
aslına bakarsan tam olarak demokrasi sandığımız şey.

ben de oturdum kendi zayıflama programımı kendim çıkardım.

program şu,
yatmadan önce limonlu pulbiberli yoğurt ye.

nağader kolay, öyle değil mi okuyucu
-gözünden kalp çıkan pembe yanaklı emoji-

buna ek olarak akşamları beril uyuduktan sonra
nefes alacak enerjim kalırsa bir saat tempolu yürüyüş,
gün içinde 3 litre su,
30 dakika pilates ekledim.

başlayalı on dakika oluyo,
hedefim 7 kilo, sürem yok.
ölmeden önce verirsem sevinirim,
vermezsem tabutumu taşıyanlardan o +5 için
ekstra allah razı olsun.

fikir vereyim,
deneyimimi paylaşayım,
aman da şu çok kolay yöntemin çok faydasını gördüm dersen
anlatsana kız nası oluyo?

ben ilerlerken yazarım ne aşamadayım.
bu yoğurt sayesinde 2 kilo daha almazsam iyi..





 
;